İCRA VE İFLÂS HUKUKU
İcra iflâs hukukuna “cebri icra hukuku”
veya “takip hukuku” da denilmektedir.
Cebri icra, borçların devlet kuvveti ile (zorla)
yerine getirilmesidir.
Borçlarını, zamanında ve rızaları ile
yerine getirmeyen borçlulara karşı; alacaklıların, devlet kuvvetinin yardımı
ile alacaklarına nasıl kavuşacağını düzenleyen hukuk dalına icra ve iflas
hukuku veya cebri icra hukuku denir.
Cebri icra hukuku zor kullanma yetkisini
sadece devlete tanımıştır. Alacaklının alacağına kavuşması için Devlet, cebri
icra organlarınca (icra dairesince) borçlunun mallarına el koyar, bu mallar
satılır ve elde edilen para ile alacaklının alacağı ödenir. Kural olarak cebri
icranın konusu borçlunun şahsı değil, malvarlığıdır. İstisnaen borçlunun
şahsına da cebir (zor) kullanılması söz konusu olabilir. örneğin mal beyanında
bulunmayan borçlunun hapisle tazyik edilmesi gibi.
CEBRİ
İCRA
İcra Hukuku (Cüzi İcra) İflâs Hukuku (Külli İcra)
İcra hukukunda, borçlunun karşısında bir
veya birkaç alacaklısı vardır ve borçlunun malvarlığındaki şeylerden bir veya
birkaçı cebri icranın konusunu oluşturur. Bu mallar icra dairesi tarafından
haczedilir, daha sonra satılır ve elde edilen para ile alacaklının alacağı
ödenir.
Külli icrada isi, borçlunun karşısında
bütün alacaklıları vardır. Borçlunun haczedilebilen bütün malvarlığı cebri
icranın konusunu teşkil eder. Borçlunun bütün malvarlığı satılır ve elde edilen
para ile borçlunun, bilinen bütün alacaklılarının alacağı ödenir. Cüzi icra
çeşitleri:
1-İlamlı icra
2-İlamsız icra
3-Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip
İCRA HUKUKU
İlamlı İcra İlamsız İcra
Genel Haciz Yolu
Kambiyo
Senetlerine Mahsus Haciz Yolu
Kiralanan
Gayrimenkullerin Tahliyesi
İlamlı
icrada, alacaklı
borçlusuna karşı önce dava açıp alacaklı olduğunu mahkeme kararı ile
kesinleştirmiştir ve bu mahkeme hükmünü yani “ilâmı” icra takibine konu
etmektedir.
Alacaklının borçludan olan her türlü
alacağı mahkeme kararı ile hüküm altına alınmış olabilir. Alacak bir para
alacağı olabileceği gibi paradan başka şeylerde olabilir. Örneğin menkul bir
malın teslimi veya aile hukukundan doğan bir borç olan çocuk teslimi de ilâmın
konusunu teşkil edebilir.
İlamsız
icra ise, sadece para ve
teminat alacakları için mümkün olan bir yoldur. Alacaklının alacağı bir para
(veya teminat) alacağı ise, alacaklı önce mahkemede dava açmadan icra dairesine
başvurup bir ilâmsız icra takibi yapabilir.
İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen diğer
kurumlar:
1-İhtiyati haciz: Takip yolu değil, geçici hukuki koruma
önlemidir. Doğrudan alacağı elde etmeye yönelik olmayıp alacağı teminat altına
almak için öngörülmüş bir tedbirdir.
2-Konkordato: Değişik sebeplerle işleri iyi gitmeyen
borçluyu korumak için kabul edilmiş bir kurumdur.
3-Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma: Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin
alacaklılarıyla uzlaşmalarıyla borçların ve gerekiyorsa şirketin yeni koşullara
uyması ve faaliyetine devam etmesine imkan sağlayan bir kurumdur.
4-İptal Davası: borçlunun henüz malları haczedilmeden veya
iflasına karar verilmeden önceki bir dönemde kötü niyetli olarak yapılan
tasarrufların (malın satışı, rehin olarak verilmesi gibi) iptalini sağlar.
Böylece alacağını tam olarak elde edemeyen alacaklılar bu mallar üzerinden
alacağını elde eder.
AMME (KAMU) ALACAKLARININ TAHSİLİ
Kamu alacakları, icra ve iflas kanununa
tabi değildir. Bu alacaklar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü
Kanunu’na tabi değildir. Ancak devlet, il özel idaresi ve belediyelerin özel
hukuktan kaynaklanan alacaklarının tahsili icra ve iflas kanununa göre yapılır.
GENEL HÜKÜMLER
Bu bölümde, ilâmlı icra ve ilâmsız icra
için müşterek olan genel hükümler kısaca incelenecektir.
İCRA TEŞKİLATI (ORGANLARI)
1-ASIL ORGANLAR
Bunlar sadece icra işleri için kurulmuş
olan organlardır.
a- İcra Dairesi: İcra işlerinde birinci derecede
görevlidir. İcra takibi icra dairesine yapılır. İcra takibinden sonraki
işlemleri de icra dairesi yapar. Mesela, borçlunun mallarının haczi, hacizli
malların satılması ve paraların paylaştırılması...
İcra dairesi bağımsızdır. İcra mahkemesinden
bir talimat almasına gerek olmadan hareket eder. İcra mahkemesi hâkiminin daimi
gözetimi ve denetimi altındadır ama icra mahkemesine bağlı bir organ değildir.
İcra dairesi kanuna aykırı işlem yaparsa bu işlem ilgililerin şikâyeti
üzerine icra mahkemesi tarafından iptal edilir veya düzeltilir.
İcra dairesi zor kullanma yetkisine
sahiptir ve bu konuda kolluk memurlarına ve köy muhtarlarına emir verebilir.
b- İcra mahkemesi
İcra dairelerinin işlemlerinin doğru ve
kanuna uygun olup olmadığını denetlemek ve kanunla kendisine verilen diğer icra
işlerini yapmakla görevli mercidir. İcra dairesini devamlı gözetim ve denetim
altında tutar.
İCRA MAHKEMESİ, icra ve iflâs işleri için
kurulmuş özel bir yargı organıdır. Anayasa'nın 152. maddesi anlamında bir mahkemedir.
İCRA MAHKEMESİ’nin icra dairesini şikâyet yolu ile başvurulması halinde
denetlemesi dışındaki bazı görevleri:
-İhalenin feshini şikâyet yoluyla incelemek
-Hacizde ve iflasta istihkak davalarına
bakmak
-İtirazın kaldırılması talebini incelemek
-İİK da düzenlenen cezai hükümler
çerçevesinde bu davalara bakmak ve ceza vermek.
İCRA MAHKEMESİ’nin kararlarına karşı
Yargıtay’a temyiz yoluna başvurulabilir. İİK'da buna ilişkin özel hükümler
mevcuttur.
İCRA
MAHKEMESİ'nin HUKUK İşlerine İlişkin Kararlarının Temyizindeki Özellikler
İCRA MAHKEMESİ'nin temyiz edilebilecek
kararları m.363'de 18 bent halinde tahdidî
(sınırlı sayıda) olarak sayılmıştır.
Temyiz süresi kararın tefhiminden veya
tebliğinden itibaren 10 gündür.
İCRA MAHKEMESİ kararlarının temyizi, satışından başka icra
işlemlerini durdurmaz. İCRA MAHKEMESİ kararlarının temyizinde
teminat göstermek suretiyle dahi Yargıtay'dan icranın durdurulması talep
edilemez.
Temyiz
incelemesinde sadece tarafların bildirdiği temyiz sebepleri incelenir.
Tarafların bildirmediği sebepler incelenemez.
Miktar ve değeri
2 milyar TL nin altındaki uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen
kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz (miktar 2003 Değişikliği ile
artırıldı)
c- Yargıtay’ın İcra - İflas İşleri ile Görevli
Hukuk Daireleri
12. HD, 15. HD, 19. HD ve 21. HD temyiz
incelemelerinde yetkilidir.
2- YARDIMCI ORGANLAR
a- Genel Mahkemeler (Asliye Hukuk ve Sulh
Hukuk Mahkemeleri)
b- Savcılar ve Adalet Müfettişleri
c- Kolluk Kuvvetleri
İCRA DAİRESİ GÖREVLİLERİNİN SORUMLULUĞU
Hukuki Sorumluluk: İcra
dairesi görevlileri görevleri sırasında kusurlu işlemleri ile kişilere zarar
verirlerse bu zararların giderilmesi için Adalet
Bakanlığı’na karşı Adliye Mahkemelerinde (Asliye veya Sulh Hukuk)
tazminat davası açılır. Bu dava haksız fiilden doğan tazminat davası
niteliğindedir.
Davada,
haksız fiilin vuku bulduğu yer veya davalının (Adalet B.) bulunduğu Ankara
mahkemeleri yetkilidir. Dava, zararın öğrenilmesinden itibaren 1 yıl veya
haksız fiilden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Adalet Bakanlığı
zararı ödemek zorunda kalırsa bunu icra dairesi görevlisine rücû eder.
Cezai Sorumluluk: İcra dairesi görevlilerinin kusurlu
hareketleri aynı zamanda bir suç teşkil edebilir. Bu halde görevliler hakkında cezai
takibat yapılır.
Disiplin Sorumluluğu: Disiplin suçu gerektiren fiil ve hareketler
açısından Devlet Memurları Kanununun disiplin cezalarına ilişkin
hükümlerine göre işlem yapılır.
ŞİKÂYET
Şikâyet, icra (ve iflâs) dairelerinin
hukuka aykırı olan işlemlerin iptalini veya düzeltilmesini sağlamak için kabul
edilmiş bir kanun yoludur. Şikâyet bir dava değildir.
Kanunun açıkça öngördüğü hallerde icra(ve
iflâs) dairelerinden başka organların işlemlerine karşı da şikâyet yoluna
gidilebilir. Bu organlar şunlardır:
İflâs Bürosu
İflas idaresi
Birinci Alacaklılar Toplantısı
İkinci Alacaklılar Toplantısı
Konkordato komiseri
Şikâyet Sebepleri
1- İşlemin Kanuna Aykırı Olması Bir kanun hükmünün hiç uygulanmaması veya
yanlış uygulanmasıdır. Bu sebep, genel şikâyet
sebebidir.
2- İşlemin Hadiseye (olaya) Uygun Olmaması: Kanunun icra dairesine takdir yetkisi
tanıdığı hallerde söz konusu olur. Örneğin; ücret haczinde, icra müdürü
borçlunun ücretini haczettiğinde haczedilen miktardan geri kalan miktar borçlu
ve ailesinin geçinmesi için yeterli olmazsa işlem hadiseye uygun değildir
iddiası ile bu işlemin şikâyet yolu ile düzeltilmesi istenebilir.
3- Bir Hakkın Yerine Getirilmemesi: İcra dairesinin görevi dahilinde olan bir
işi yapmayı reddetmesi hali.
Örneğin icra dairesinin takip talebini kabul etmemesi.
4- Bir Hakkın Sebepsiz Olarak Sürüncemede
Bırakılması: İcra
dairesinin yapmak zorunda olduğu bir işlemi, kanunda öngörülen süre içinde veya
kanunda süre öngörülmemiş ise uygun bir sürede haklı bir sebep olmaksızın yapmaması.
Örneğin takip talebini alan icra dairesi 3
gün içinde bir ödeme emri düzenleyip borçluya göndermek zorundadır, bu
zorunluluğa rağmen icra dairesi bu talebi reddetmemiş ancak bir ay geçmesine
rağmen hiçbir işlem yapmamış.
Şikâyetin Tarafları
Şikâyet
Eden: İcra
müdürünün bir işlemini yukarıda sayılı dört sebepten birine dayanarak iptal
ettirmekte veya düzelttirmekte hukuki bir menfaati olan herkes şikâyette
bulunabilir.
Şikâyet Olunan: Doktrindeki hâkim görüşe ve Yargıtay'a
göre; işlemi yapan icra dairesi şikâyetin tarafı değildir. Şikâyet olunan,
yapılan işlem lehine olan taraftır.
Şikâyet Süresi
Kural: Şikâyet süresi 7 gündür: şikâyet süresi şikâyet edenin
şikâyet konusu işlemi öğrendiği günden itibaren
başlar. Şikâyet süresi hak
düşürücü niteliktedir.
Şikâyetin süreye tabi olmadığı haller: Şikâyetin süresinin 7 gün olmasının iki önemli istisnası
vardır:
a- Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya
sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikâyet olunabilir (Şikâyet
sebeplerinden 3. ve 4. sebepler).
b- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere
karşı da süresiz şikâyet yoluna gidilebilir. Borçlunun, 3. kişilerin ve kamunun
menfaatini korumak için konulmuş emredici hükümlere aykırı yapılmış işlemler
kamu düzenine aykırıdır.
Örnekler: Borçluya ödeme emri gönderilmeden mallarının
haczedilmesi
İcra müdürünün açık arttırmaya katılarak
ihaleyi kendi adına yaptırması.
Şikâyet Usulü
Şikâyet yazılı veya sözlü olarak icra
mahkemesine yapılır Şikâyet icra dairesine yapilâmaz, yapılırsa
hukuki sonuç doğmaz. (İstisna: KSM
iflâs yolunda şikâyet icra dairesine yapılır, iflâs davasına bakan Ticaret
M.since incelenir).
Şikâyet İCRA MAHKEMESİ tarafından incelenip
karara bağlanır. İCRA MAHKEMESİ şikâyeti incelerken: tanık dinleyebilir, bilirkişiye başvurabilir, keşif
yapabilir.
İCRA MAHKEMESİ şikâyete konu işlemi yapan icra
dairesinden açıklama isteyebilir. Şikâyeti incelemek için duruşma
yapıp yapmamaya karar verebilir. Duruşmasız incelemeler 10 gün içinde
sonuçlandırılmalıdır. Duruşmalı olanlarda önemli sebepler dışında duruşmalar
ertelemez ve erteleme süresi 1 ayı geçemez (2003 Değişikliği)
İCRA MAHKEMESİ şikâyet edenin bildirdiği
sebeplerle bağlı değildir; işlemin tamamını inceler başka kanuna aykırılık
sebepleri görürse işlemi iptal edebilir veya düzeltebilir.
Şikâyet kendiliğinden icrayı
durdurmaz ( İCRA MAHKEMESİ gerekli görürse icranın geri bırakılmasına
karar verebilir).
Şikâyetin Sonuçları
1- Şikâyetin Reddi: Şikâyet süresi içinde yapılmamışsa veya
şikâyet sebepleri yerinde görülmezse İCRA MAHKEMESİ şikâyeti reddeder.
2- Şikâyetin Kabulü: İCRA MAHKEMESİ şikâyet sebeplerini yerinde
bulur ve şikâyeti kabul ederse, şikâyet sebeplerine göre üç şekilde karar
verebilir.
a- Şikâyet konusu işlemin iptal
edilmesi: Şikâyet konusu işlem baştan
itibaren iptal edilir ve bu işleme dayanılarak yapılan diğer işlemlerde
iptal edilir.
b- Şikâyet konusu işlemin düzeltilmesi:
İCRA MAHKEMESİ icra dairesinin yapmış olduğu işlemi düzeltebilir. İCRA
MAHKEMESİ’nin şikâyet konusu işlemin düzeltilmesi hakkındaki kararı verildiği andan itibaren sonuç doğurur.
c- İcra müdürünün sebepsiz olarak
yapmadığı veya geciktirdiği işlemlerin yapılmasını emretmek. Bu halde icra
müdürü İCRA MAHKEMESİ kararına karşı direnemez, yerine getirmek zorundadır.
İCRA İŞLERİNDE TEBLİGAT
İcra işleminin tamamlanıp hüküm ifade
edebilmesi için, tebliğ edilmiş olması gerekir. İcra işlerinde tebligat
Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır. Tebligat PTT veya memur (icra
memurları) vasıtasıyla yapılır. Ayrıca İİK m.21 göre, icra tebliğleri makbuz
karşılığında icra daireleri tarafından da yapılabilir.
Tebligat, tebliğ yapılacak kimseye bilinen
son adresinde yapılır; buna göre kanun adreste tebligat esasını kabul etmiştir.
Kendisine tebligat yapılacak kimse adresinde bulunamazsa tebligat kendisi
ile birlikte oturan aile fertlerinden veya hizmetçilerinden birine
yapılır. Vekil (avukat) vasıtasıyla takip edilen işlerde, tebligat mutlaka
vekile yapılır, asile (müvekkile) yapilâmaz.
Usulsüz Tebligat:
Usulüne aykırı yapılmış tebligat mutlaka
geçersiz değildir. Usulsüz tebliğe rağmen muhatap kendisine yapılan tebliği
öğrenmişse tebligat geçerli sayılır. Muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini
bildirdiği tarih tebliğ tarihi sayılır. Bildirilen bu tarihin aksi iddia ve
ispat olunamaz. Muhatap usulsüz tebliği öğrenememişse tebligat geçersiz
sayılır.
TATİL VE TALİKLER (ERTELEME)
Tatil saat ve günlerinde ve de borçlunun
tutuklu veya ağır hasta olması gibi bazı kritik zamanlarda borçluya karşı icra takip işlemi yapilâmaz.
Tatil Saat ve Günleri
a-Tatil
Saatleri (Gece Vakti): İİK
güneşin batmasından bir saat sonra ile güneşin doğmasından bir saat önceye
kadar ki devre gece vakti olarak tanımlanmıştır. Kural olarak gece vakti icra takip işlemi yapilâmaz.
Bu
kuralın istisnaları:
Gece iş görülen yerlerde (bar, sinema...)
gece vakti hasılat haczi yapılabilir.
Borçlunun mallarını kaçırdığı anlaşılırsa
gece vakti haciz yapılabilir.
Gündüz vakti başlayan haciz gece vakti
devam edebilir.
Gece vakti tebligat yapılabilir.
b-Tatil
Günleri: Kural olarak tatil günlerinde hiçbir icra takip yapilâmaz.
İstisnalar:
Haciz yapılabilir.
Muhafaza tedbirleri alınabilir.
Tebligat yapılabilir.
Talik (Erteleme) Halleri
a- Borçlunun
yakınlarından birinin ölümü
(usul fürudan biri veya eşin ölümü halinde icra takibi ölüm günü dahil 3 gün
ertelenir).
b- Borçlunun
ölümü : Mirasçı açıkça
mirası derhal kabul etmişse icra takibi 3 gün ertelenir daha sonra terekeye
veya mirasçılara karşı devam olunur. Mirasçı açık bir irade beyanı ile mirası
kabul veya reddetmemişse MK'nen koyduğu süreler (üç ay) geçinceye kadar icra
takibi geri kalır.
c- Borçlunun
tutuklu veya hükümlü olması:
Borçlu 1 yıl veya daha fazla ceza almışsa, icra müdürü vasi tayini için sulh
hakimine başvurur, vasi tayinine kadar icra takibi ertelenir. 1 yıldan az ceza
almışsa, icra müdürünün verdiği süre içinde kendisine vasi tayin edene kadar
icra takibini ertelenir.
d-
Borçlunun asker olması: Kendisine temsilci atayana kadar, icra müdürü
uygun bir süre verir.
e- Borçlunun
ağır hastalığı:
Kendisine temsilci atayana
kadar.
f-
Özel talik Halleri:
Kanunun tatil ve talik halleri bölümünde düzenlemediği diğer haller;
Konkordato mühleti
Fevkalade hallerde mühlet ve tatil
Mal kaçırma ihtimalinin bulunduğu hallerde;
gece vakti dahi olsa; tutukluluk, ağır hastalık ve askerlik hallerinde
borçlunun malları haczedilebilir (İİK m.51,I).
İCRA
TAKİBİNİN TARAFLARI
İcra takibinin
tarafları alacaklı ve borçludur. Tarafların, taraf ve takip ehliyeti birlikte
olmalıdır.
Taraf
Ehliyeti: İcra takibinin taraflarının taraf
ehliyetine sahip olmaları gerekir. Medenî haklardan istifade ehliyeti bulunan
her gerçek ve tüzel kişi icra takibinde taraf olma ehliyetine sahiptir.
Tüzel kişiliği olmayan toplulukların taraf
ehliyeti yoktur. Örneğin adi şirket ve miras şirketi.
Takip
Ehliyeti: Fiil ehliyetine
sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler takip ehliyetine de sahiptir.
Tam
takip ehliyeti; tam
ehliyetliler
Sınırlı
takip ehliyeti; temyiz
kudretine sahip küçükler ve kısıtlılar. Bunların MK daki istisnai hallerde
takip ehliyeti bulunur.
Takip ehliyeti olmayanlar; bunlar tam
ehliyetsiz olan kişilerdir. Kanunî temsilci aracılığıyla temsil edilirler.
İLÂMSIZ İCRA
İlâmsız icra sadece para (ve
teminat) alacakları için mümkün olan bir icra takip yoludur.
Burada alacaklının alacağı hakkında bir mahkeme ilâmı (hükmü) yoktur.
Alacağın konusu paradan başka bir şey ise o
zaman ilâmsız icra yoluna gidilemez, bu halde önce mahkemede dava açılması ve
davanın kazanılarak mahkemeden alınacak ilâm ile icra takibi yapılması gerekir.
Hukukumuzda 3 çeşit İlamsız İcra Yolu
vardır:
Genel Haciz Yolu Kambiyo Senetlerine Mahsus
Haciz Yolu Kiralanan Gayrimenkullerin Tahliyesi
GENEL HACİZ YOLU
Genel haciz yoluyla takip, temel olarak
altı aşamadan oluşur. Bunlar sırasıyla: Alacaklının takip talebi, borçluya
ödeme emri gönderilmesi, takibin kesinleşmesi, borçlunun mallarının
haczedilmesi, hacizli malların satışı, satıştan elde edilen paraların
paylaştırılması.
Bir para (veya teminat) alacağı rehinle
temin edilmemiş ise ve bir kambiyo senedine de dayanmıyorsa başvurulacak icra
takip yolu genel haciz yoludur.
Genel Haciz Yolu İle Takibin Konusu
1- Para Alacakları: Özel hukuk
ilişkilerinden doğan para alacakları. Buradaki paradan maksat Türk Parasıdır.
Alacak yabancı para üzerinden ise, alacaklı vade veya fiili ödeme tarihindeki döviz fiyatı üzerinden Türk
parasına çevirmesi ve bu şekilde takip talebinde bulunması gerekir ( İİK
m.58/3).
Yabancı para
alacakları; takip talebinde Türk parası olarak
gösterilebilir veya alacaklı takip talebine alacağını
aynen (yani döviz cinsinden) yazabilir fakat hangi tarih itibarı ile kur hesabı
yapılıp Türk parasına çevrileceğini belirtmelidir (yani takip talebinde
bulunulduğu gün mü yoksa icra takibi sonunda paranın tahsil edileceği zaman ki
kur üzerinden mi olacağı). Alacaklı ayrıca döviz alacağına işleyen ve işleyecek
faiz miktarı ile faiz oranını da takip talebinde belirtebilir (2003
Değişikliği) .
Para Alacağı
olduğu halde ilâmsız icra yoluna başvurulamayan alacaklar:
Altın
Para alacağı: Esasen
bu para alacağı değil, herhangi bir mal hükmündedir.
Kefilin alacaklıya ödediği para için
borçluya rücuan tahsili
Cezai
şart alacağı
Sözleşmeden doğan tazminat alacakları
Haricen düzenlenen ve geçersiz olan
g.menkul satışı ve g.menkul satış vaadi senetlerine dayanarak verilmiş olan
paranın geri alınması
Buna karşılık haksız fiilden doğan alacak (maddi ve manevi tazminat dahil)
ilâmsız icra yolu ile istenebilir (Özelliklede trafik kazalarından doğan).
2-
Teminat Alacakları: Mevcut
veya müstakbel bir alacak için teminat verilmesine ilişkin taleplere teminat
alacakları denir. Alacaklı, borçluyu teminat göstermeye zorlamak için genel
haciz yoluna başvurabilir. Bu alacaklar üç şekilde doğar:
-
Kanundan doğan teminat alacakları (örneğin BK m.43,II; m.173,III)
-
Mahkeme kararına dayanan teminat alacakları
-
Sözleşmeden doğan teminat alacakları
Teminat alacakları konusuna göre de üçe
ayrılır:
- Bir miktar paranın teminat gösterilmesi
- Menkul veya g.menkul malın rehnedilmesi
-
Borç için kefil gösterilmesi
Teminat alacağının konusu para ise, bu
halde yapılacak icra takibi genel haciz yolundaki safhalar gibidir.
Teminatın konusu paradan başka bir şey ise;
takip talebinde teminatın cinsinin ve Türk parası ile değerinin gösterilmesi
gerekir. Borçlu itiraz ederse icra
takibi durur. Bu halde takip konusu paradan başka bir şey gösterilmesi olduğu
için alacaklı İCRA MAHKEMESİ7de itirazın kaldırılması yoluna başvurmaz.
İtirazın iptali davası açmak zorundadır.
Genel haciz yoluna başvurabilmek için
alacağın bir senede (belgeye) bağlı olması şart değildir. Bu takip yoluna:
Elinde bir senet (belge) dahi olmayan
alacaklılar,
Elinde adi senet olan alacaklılar,
Elinde para borcu ikrarı içeren noter
senedi bulunan alacaklılar,
Elinde resmi dairelerce veya yetkili makamlarca
yetkileri dahilinde ve usulüne göre verilmiş para alacağını gösteren belge olan
alacaklılar başvurabilir.
Kambiyo senedine (bono,poliçe,çek) bağlı
alacaklar için kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurulur. Ancak genel
haciz yoluna başvurmaya da bir engel yoktur.
Alacak bir rehinle temin edilmiş
ise, alacaklı ilk önce rehin paraya çevrilmesi yoluna başvurmak zorundadır.
Genel haciz yoluna başvuramaz.
Genel Haciz Yolu beş safhadan
meydana gelmektedir:
Alacaklının takip talebi
Borçluya ödeme emri gönderilmesi ve
bu ödeme emrinin (takibin) kesinleşmesi
Haciz
Haczedilen malların satışı
Paraların Paylaştırılması
1-
TAKİP TALEBİ
Alacaklının icra dairesine başvurarak
alacağını cebri icra yolu ile tahsil edilmesini istemesine takip talebi
denir.Takip talebi yetkili icra dairesine yazılı veya
sözlü olarak yapılır (m.58,I).
Alacaklının takip talebi olmadan icra
takibinin başlaması mümkün değildir.
Takip talebinde; alacaklı ve borçlunun
kimliği ve adresleri, vergi kimlik numaraları, varsa vekillerinin isimleri,
adresleri, alacağın TL cinsinden tutarı ve faizli alacaklarda
faiz oranı ve faizin işlemeye başladığı gün, temerrüt faizi isteniyorsa
temerrüt tarihi ve takip gününe kadar işlemiş olan temerrüt faiz miktarı
bulunur. Takip bir senede dayanıyorsa senedin aslı veya onaylı örneği takip
talebine eklenir.
Takip
bir senede dayanıyor ve alacaklı açıkça vade
tarihinden itibaren faiz istememiş ise, bu halde faiz, takip tarihinden itibaren hesaplanır. Vade tarihi bulunmayan
senetlerde de durum aynıdır.
Alacaklı
takip talebinde faiz, gider vergisi ve komisyon istememişse, aynı takipte daha
sonradan bunları talep edemez. İcra harç ve giderleri (vekalet ücreti de dahil)
takip talebinde belirtilmemiş olsa bile bunları zaten icra dairesi hesaplayacaktır.
Takip talebinde bulunulmasının sonuçları:
Takip
Hukuku Bakımından:
Takip talebini alan icra dairesi 3 gün
içinde borçluya bir ödeme emri göndermek zorundadır.
İcra ve İflas Kanunu'nun tayin ettiği bazı
süreler korunmuş olur ( m.264,270 ve 272)
Takip talebi tarihi hacze iştirak için esas
alınır
Takip talebinden sonra, borçlunun açtığı
menfi tespit davasında ihtiyati tedbir ile takip durdurulamaz (m.72,III).
- Borçlar Hukuku Bakımından
Takip talebi ile takip konusu alacak
hakkında zamanaşımı kesilmiş olur. (müteselsil borçlulardan
birine karşı yapılan takip, diğer borçlular için de zamanaşımını keser).
Takip talebinde bulunulduğunda borçlu mütemerrit olur (Daha
önce temerrüde düşürülmemişse artık en son bu anda temerrüde düşmüş sayılır)
2-
ÖDEME EMRİ
Takip talebini alan icra dairesi, 3 gün
içinde bir ödeme emri düzenler ve borçluya gönderir.
Ödeme emri ile borçluya, borcu ödemesi veya
itirazı varsa bunu bildirmesi ve bunları yapmazsa hakkında cebri icraya devam
edileceği ihtar edilir.
Takip talebini alan icra dairesi ödeme
emri göndermeden önce:
İstenen alacağın mevcut olup olmadığını,
Alacağın vadesinin gelip gelmediğini,
Alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığını,
inceleme yetkisine sahip değildir. Bu
haller var ise bunu borçlu ödeme emrine itiraz ederek ileri sürebilir.
Ödeme Emrinin İçeriği:
Takip talebinde bulunan kayıtlar
Borcun ve giderlerin 7 gün
içinde ödenmesi ihtarı
Borçlunun bir itirazı varsa
bunu 7 gün içinde icra dairesine bildirmesi ihtarı
7 gün içinde borcu ödemez veya itiraz
etmezse aynı yedi gün içinde mal beyanında bulunması gerektiği
yoksa hapisle tazyik olunacağı (m.76) ihtarı, ayrıca hapisle cezalandırılacağı
(m.337) ihtarı
Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez veya
itiraz etmezse mallarının haczedileceği ihtarı
İcra Takibinin Ödeme Emrinin Tebliğinden
Sonraki Durumu
Ödeme emri kendisine tebliğ edilen
borçlunun davranış şekline göre burada üç durum ortaya çıkabilir:
Borçlu ödeme emrinde yazılı olan borcu
kabul eder ve 7 gün içinde borcunu icra dairesine yatırabilir. Bu halde borç
ödenmiş olduğundan icra takibi sona erer.
Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez ve itiraz
da etmez ise ödeme emri kesinleşmiş olur. Bunun üzerine alacaklı icra
dairesinden borçlunun mallarının haczedilmesini isteyebilir.
Borçlu 7 gün içinde kendisine gönderilen ödeme
emrine itiraz edebilir.
ÖDEME EMRİNE İTİRAZ
Ödeme emrine itiraz icra dairesine,
ödeme emrinin tebliğinden itibaren
7 gün içinde yapılır. İCRA MAHKEMESİ’NE yapılan itiraz geçersizdir.
Borçlu ödeme emrine itiraz ederken mutlaka
yurt içindeki adresini belirtmelidir. Belirtilen bu adres sonradan değişir ve
bu durum icra dairesine bildirilmezse, o adrese yapılan tebligatlar borçluya
yapılmış sayılır (2003
Değişikliği)
Borçlu çeşitli nedenlerle ödeme emrine
itiraz edebilir:
-İcraya konan senet sahtedir.
-Hiç borç yoktur.
-Borcu doğuran sözleşme geçersizdir.
-Borcun vadesi gelmemiştir.
-Borç zamanaşımına uğramıştır.
-Borç talep edilen kadar değildir(kısmi
itiraz).
İtiraz Sebepleri
İtiraz sebepleri ileri sürülüş bakımından
ikiye ayrılır:
1-İmzaya İtiraz
2-Borca İtiraz
1-İmzaya İtiraz
Alacaklı bir adi senede
dayanarak icra takibi yapmakta ise borçlu bu adi senet altındaki imzanın
kendisinin olmadığını ileri sürerek itiraz edebilir buna imzaya itiraz denir.
Borçlu, imzaya itirazını “açıkça ve
ayrıca” bildirmek zorundadır. Açıkça ve ayrıca itiraz edilmezse adi senet
altındaki imza kabul edilmiş sayılır.
Borçlu imza itirazı ile çelişmeyen borca
itiraz sebeplerini de bildirebilir. Örneğin, imzaya itiraz ile zamanaşımı
itirazı, takas itirazı çelişmez; ancak imza itirazı ile borcun ödendiği itiraz
çelişir, bu halde borçlunun imzaya itiraz etmediği borca itiraz ettiği sonucuna
varılabilir.
İmzaya itiraz ile çelişmeyen borca itiraz
sebeplerinin de bildirildiği durumda borçlu "imzaya itiraz" etmiş sayılır. İmza itirazı ile birlikte yetki itirazında da
aynı durum vardır.
İcra takibi imzası noterlikçe onaylı bir
senede dayanıyorsa borçlu imza inkarında bulunamaz (Genel mahkemelerde sahtelik
davası -menfi tespit davası- açabilir).
Borçlu noter senedindeki imzaya açıkça ve ayrıca itiraz etmişse bu itiraz borca
itiraz sayılır.
2-Borca İtiraz
İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün
itirazlara borca itiraz denir.
Borçlu, borca itiraz sebeplerini itiraz
ederken ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Sadece “itiraz ediyorum”
demesi yeterlidir. Ancak borçlu itirazında bildirdiği sebeplerle bağlı
olduğundan borçlunun sebep bildirmesi kendi yararına olacaktır.
Borçlunun İtiraz Sebepleri İle Bağlı Olması
Borçlu itirazında bildirdiği sebeplerle
bağlıdır; itiraz sebeplerini değiştiremez, genişletemez. ( Bu kural itirazın
İCRA MAHKEMESİ’NDE kaldırılması sırasında geçerlidir; yoksa
itirazın iptali davasında borçlu yeni itiraz sebepleri ileri sürebilir). Ancak
borçlu itirazında sebep bildirmek zorunda da değildir, sadece itiraz ediyorum
diyebilir. Bu bakımdan konuyu ikiye ayırarak incelemek gerekir:
Borçlu itirazında sebep bildirmemiş ise Borçlu sadece itiraz ediyorum
demişse ve takip adi bir senede dayanıyorsa borçlu adi senet altındaki imzasını
kabul etmiş demektir. Yani itiraz imzaya değil borca itirazdır (çünkü imzaya
itiraz “açıkça ve ayrıcı yapılmalıdır). Sadece senet metninden anlaşılabilen
itiraz sebeplerini sonradan ileri sürebilir .
Borçlu itirazında sebep bildirmişse Borçlu bildirdiği itiraz sebepleri ile
bağlıdır bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Bu durumda borçlu
sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini sonradan ileri
sürebilir. (2003 Değişikliği)
Kısmi İtiraz
Borçlu, alacaklının talep ettiği alacak
miktarının sadece bir kısmına itiraz edebilir diğer kısmını kabul edebilir.
Buna kısmi itiraz denir. Örneğin: alacaklı 1 milyar için icra takibi yapmıştır.
Borçlu ise 500 milyonunu daha önce ödemiştim diye kısmi itirazda bulunabilir.
Kısmi itirazda borçlu itiraz ettiği kısmın
miktarını açıkça göstermelidir. Eğer borçlu kısmi itirazda itiraz
ettiği miktarı açıkça belirtmez ise mesela “ borcum bu kadar değildir itiraz
ediyorum derse” bu itiraz geçersizdir. İtiraz edilmemiş sayılır.
Gecikmiş İtiraz
Borçlu kusuru olmaksızın bir engel
nedeniyle (örneğin ağır hastalık veya bir seyahatte bulunması nedeniyle,
deprem, sel vb. afet durumları) 7 günlük itiraz süresi içinde ödeme emrine
itiraz edememişse gecikmiş itirazda bulunabilir.
Ödeme emri ilanen tebligat yolu ile yapılmışsa,
borçlu gecikmiş itiraz yoluna başvuramaz.
Kanuni temsilci bir engel sebebiyle itiraz
edememişse gecikmiş itiraz mümkün, ancak avukat bir engel sebebiyle itiraz
edememişse gecikmiş itiraz yoluna başvurulamaz.
Gecikmiş itiraz için:
Engelin kalktığı günden itibaren 3
gün içinde
İcra mahkemesi’ne (İCRA MAHKEMESİ) başvurulur.
Gecikmiş itirazda, normal itirazdan farklı
olarak engelin ne olduğunun ve itiraz sebepleri ile birlikte, İCRA MAHKEMESİ’NE
bildirilmesi gerekir.
Gecikmiş itiraz, haczedilmiş malların paraya çevirme işlemi bitinceye kadar
yapılabilir.
Borçlu mazeretinin haklı olduğunu her türlü
delil ile ispat edebilir. İCRA MAHKEMESİ borçluya re'sen yemin teklif edebilir.
Tanık dinletilebilir.
Gecikmiş itiraz üzerine icra takibi normal
itirazda olduğu gibi kendiliğinden durmaz. Ancak İCRA MAHKEMESİ borçlunun
mazeretini kabul ederse bununla gecikmiş itiraz süresinde yapılmış itiraz
hükmünde olur ve icra takibi durur.
İtiraz edilmediği için takip kesinleşmiş,
borçlunun mallarına haciz konmuş, bundan sonra borçlu gecikmiş itiraza
başvurmuş ve talebi kabul edilmiş ise; alacaklı İCRA MAHKEMESİ’NİN kararının
kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itirazın kaldırılması
yoluna başvurmaz veya itirazın iptali davası açmaz ise konulmuş olan hacizler kalkar.
Borçlunun yapmış olduğu itiraz (gerek borca
gerekse imzaya itiraz) alacaklıya tebliğ edilir.
Ödeme Emrine Yapılan İtirazın Etkisi
7 gün içinde yapılan geçerli bir itiraz
icra takibini durdurur.
Borçlu kısmi itirazda bulunmuş ise, itiraz
etmediği kısım için icra takibi durmaz, devam eder.
Ödeme emrine itiraz ile duran icra takibine
devam edilebilmesi için bu itirazın giderilmesi gerekir.
ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN GİDERİLMESİ
Ödeme emrine itiraz ile duran icra takibine
devam edilebilmesi için borçlunun bu itirazının giderilmesi gerekir. Borçlunun
itirazının giderilebilmesi için alacaklının başvurabileceği 2 yol vardır. Alacaklı:
Genel mahkemelerde İtirazın İptali
Davası açabilir
İCRA MAHKEMESİNDE İtirazın
Kaldırılması’na başvurabilir.
Alacaklının İCRA MAHKEMESİ’de İtirazın
Kaldırılması yoluna başvurabilmesi için elinde İİK m.68-68a’da
sayılan belgelerden birinin bulunması gerekir. Alacaklının elinde bu
belgelerden biri yok ise başvurabileceği yol sadece İtirazın İptali
Davasıdır. Alacaklının elinde İİK m.68-68a’da sayılmış belgelerden biri var ise bu iki yoldan
istediğine başvurabilir.
İtirazın İCRA MAHKEMESİ’de kaldırılması
yolu itirazın iptali davasına göre daha basit ve çabuk bir yoldur.
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
Bu davanın konusu: icra takibinde borçlunun
yapmış olduğu itirazın iptal edilmesidir.
İtirazın iptali davasını açan alacaklı, bu
yolu bırakarak İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kaldırılması yoluna başvuramaz. Ancak
bunun tersi mümkündür. Yani önce İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kaldırılması yoluna
başvuran alacaklı bir kereye mahsus, bu yolu bırakarak itirazın iptali davası
açabilir.
Görevli mahkeme HUMK'a göre belirlenir
(Asliye veya Sulh Hukuk Mahkemesi). Ticari işlerde Ticaret Mahkemesinde, iş
hukukuna ilişkin işlerde İş Mahkemesinde açılır.
Davacı: İcra takibi yapan alacaklı
Davalı: İcra takibinin borçlusudur.
Davacı alacaklı, davalının icra takibine
yaptığı itirazının iptalini ve davalı borçlunun icra takibinin konusu olan
alacağı ödemeye mahkum edilmesini ister. Aynı zamanda borçlunun inkar
tazminatına da mahkum edilmesini isteyebilir.
Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine
tebliğinden itibaren 1 yıl içinde
bu davayı açmalıdır. Bu süre içinde dava açılmazsa icra takibi düşer.
İtirazın iptali davasında her türlü hukuki delille
ispat mümkündür, yani yemin, bilirkişi, tanık delillerine başvurulabilir. Bu
davada borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği sebeplerle bağlı değildir.
İtirazın iptali davasının yargilâması
sonunda;
Davanın reddi halinde, mahkeme borçlunun itirazını kabul eder
yani alacaklıya borcu olmadığı kanısına varır. Böylece alacaklının iddia ettiği
ve icra takibi yaptığı alacağın gerçekte mevcut olmadığı ortaya çıkmış olur .
Kararın kesinleşmesi ile, borçluya karşı yapılmış olan icra takibi iptal edilmiş
sayılır. Ayrıca, borçlu cevap dilekçesinde talep
etmişse ve alacaklının kötü niyetli
olduğu kanaatine varılmışsa alacaklı icra tazminatına mahkum
edilir.
Davanın kabulü halinde, mahkeme borçlunun itirazının doğru
olmadığına yani itirazının iptaline karar verir. Bu karar itiraz ile
durmuş olan icra takibine devam edilmesini sağlar; bunun için kararın kesinleşmiş olması gerekmez.
Ayrıca, mahkeme, alacaklı
talep etmişse borçluyu inkar tazminatına da mahkum eder.
Borçlunun İcra İnkar Tazminatına Mahkum Edilebilmesinin
Şartları:
Geçerli bir ilâmsız icra takibi yapılmış olmalıdır
Borçlu süresi içinde ödeme emrine itiraz
etmiş olmalıdır
Süresi içinde açılmış bir itirazın iptali
davası bulunmalıdır
Alacaklı talep etmiş olmalıdır
Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmiş olmalıdır
Borçlunun kötü niyetli olması kural olarak
şart değildir ( Ancak borçlunun yerine veli, vasi, kayyım veya mirasçı itiraz
etmişse; bu halde bunların kötü niyetli olmaları koşulu da aranır).
İcra
İnkar Tazminatının Miktarı:
Kanun takip konusu alacağın en az yüzde kırkı demiştir. Ancak alacaklı daha az
talep etmişse, talepten fazlasına hükmedilmemelidir. Alacaklının zararı, yüzde
kırk oranından fazla ise, ispat edilmek şartı ile mahkeme bu miktara hüküm
verebilir.
İTİRAZIN KALDIRILMASI (İCRA MAHKEMESİ’de)
İtirazın kaldırılması yoluna sadece elinde
İİK m.68-68a da sayılmış olan belgelerden birisi olan alacaklılar
başvurabilir. Borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 6 ay
içinde açılmalıdır.
İtirazın kaldırılması bir dava değildir.
Burada İCRA MAHKEMESİ’nin yaptığı inceleme itirazın iptali davasında mahkemenin
yaptığı incelemeye oranla daha basit ve sınırlıdır. Alacaklı alacağını sadece
İİK m.68-68a da sayılan belgelerden biri ile ispat edebilir. Borçlu da itirazını
belge ile ispat edebilir. İCRA MAHKEMESİ’de tanık, yemin gibi delillere
başvurulamaz.
Borçlu ödeme emrine itiraz ederken itiraz
sebeplerini bildirse de bildirmese de
İCRA MAHKEMESİ deki duruşmada sadece bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile
bağlıdır, sonradan sadece senet metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini
ileri sürebilir (2003
Değişikliği)
İCRA MAHKEMESİ’de itirazın kaldırılması iki
çeşittir. Borçlunun itirazının niteliğine göre itirazın kaldırılması farklı
hükümlere tabi kılınmıştır.
Borçlu borca itiraz etmişse
alacaklının başvuracağı yol
=> İtirazın Kesin
Kaldırılması
Borçlu imzaya itiraz etmişse
alacaklının başvuracağı yol => İtirazın Geçici Kaldırılması
1-İtirazın Kesin Kaldırılması
Borçlunun borca itiraz etmesi
halinde başvurulacak yoldur. İCRA MAHKEMESİ’ne başvurulur.
Alacaklının bu yola başvurabilmesi için
elinde İİK m. 68-68a da sayılan belgelerden biri olması gerekir. Bu belgeler
şunlardır:
İmzası borçlu tarafından ikrar edilmiş bir
adi senet: Bu senet
kayıtsız ve şartsız olarak bir borç ikrarını içermelidir. Alacaklının belgeler
zincirine dayanması da mümkündür. Yani, alacaklı ile borçlu arasında düzenlenen
ilk belgede kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarı bulunmuyor ama birbirini
tamamlayan belgeler ile borç ikrarı ortaya çıkıyorsa, alacaklı itirazın
kaldırılması yoluna bu belgelerin tümünü vererek başvurur.
İmzası noterlikçe tasdik edilmiş bir senet:
Bu senedin de kayıtsız ve şartsız bir para
borcu ikrarı içermesi gerekir.
Resmi dairelerin ve yetkili makamların yetkileri
dahilinde ve usulüne göre vermiş oldukları makbuz ve belgeler:
Buna örnekler: borç ödemeden aciz belgesi, kesin rehin açığı belgesi, SSK ve
Bağ Kur'un prim alacaklarının ödenmesi için düzenledikleri belgeler.
Kredi Kurumlarının Düzenledikleri Belgeler
(m.68b): Kredi
sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmeyen hesap özetleri ile
krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun olarak düzenlenmiş diğer belge ve
makbuzlar.
Borçlunun Resmi Daireler veya Memurlar
Huzurunda Borç İkrarında Bulunması
Örnekler: icra tutanağında borçlunun borç ikrarını kabul ettiği ve imzasının
bulunduğu haller; ihtiyati haciz tutanağında borçlunun borç ikrarında bulunması
ve imzasının bulunması.
Alacaklı ibraz ettiği bu belgelerden biri ile alacağını ispat etmiş
olur. Borçlu alacaklının ibraz ettiği bu belgeleri hükümden düşürmek istiyorsa
bunu yine burada sayılan belgelerden birisiyle ispat etmelidir. Eğer borçlu
belge ile ispat edemezse ödeme emrine yapmış olduğu itiraz İCRA MAHKEMESİ
tarafından kaldırılır. Borçlunun itirazının kaldırılması alacaklının icra
takibine devam edilmesini isteyebilmesi sonucunu doğurur.
Buna karşılık, borçlu belge iddiasını ile
ispat edebilirse o zaman İCRA MAHKEMESİ alacaklının talebini reddeder, yani
borçlunun itirazını yerinde bulur. Bu karar sonucunda borçlu hakkındaki icra
takibinin iptali gerekir. Borçlu talep etmişse alacaklı icra ve inkar
tazminatına mahkum edilir. Burada alacaklının kötüniyetli görülmesi şart değildir. Borçlu, itirazının
kaldırılması kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde
mal beyanında bulunmak zorundadır.
İCRA MAHKEMESİ’de icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için
İCRA MAHKEMESİnin kararının esasa ilişkin nedenlerle kabul veya
red şeklinde olması gerekir. Yani şekle ilişkin sebeplerle - örneğin
yetkisizlik gibi- red kararı verilmişse bu halde icra inkar tazminatı söz
konusu olmaz (2003
Değişikliği)
İCRA MAHKEMESİNDE itirazın kesin
kaldırılması sırasında borçlu ödeme
emrine itiraz ederken bildirdiği sebeplerle bağlıdır. Bu
sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Burada sadece senet
metninden anlaşılabilen itiraz sebeplerini ileri sürebilir (örneğin senet
metninden borcun vadesinin gelmediği veya borcun zamanaşımına uğradığı).
İtirazın kesin kaldırılması yoluna başvuran
alacaklının bu talebi İCRA MAHKEMESİ tarafından reddedilirse yani İCRA
MAHKEMESİ borçlunun itirazlarını yerinde görür ve icra takibinin haksız olarak
yapıldığına karar verirse ALACAKLI (eğer 1 yıllık süre geçmemişse) mahkemede
itirazın iptali davası açabilir. Eğer bu davayı açarsa dava sonuna kadar
icra takibi durmaya devam eder.
(2003 Değişikliği).
2- İtirazın Geçici Kaldırılması
Borçlu, adi senet altındaki imzayı inkâr
ederek imza itirazında bulunmuşsa, bu itiraz ile duran icra takibinin devam
edebilmesi için alacaklının başvuracağı yol İCRA MAHKEMESİNDEN itirazın geçici
kaldırılmasıdır.
İCRA MAHKEMESİ inkar edilen imzanın
borçluya ait olup olmadığını inceler.
Borçlu imzayı İCRA MAHKEMESİNDE de inkar
ederse, borçlunun imzası İCRA MAHKEMESİ tarafından incelenir. Bunun sonucunda:
İmzanın borçluya ait olmadığı kanısına
varırsa borçlunun itirazını yerinde görür. Bu karar ile; imzaya itiraz ile
durmuş olan icra takibine devam edilemeyeceğine karar verilmiş olur. Borçlunun
talebi halinde, İCRA MAHKEMESİ ayrıca alacaklıyı icra inkar tazminatına
mahkum eder.
İCRA MAHKEMESİ yaptığı inceleme sonunda inkâr
edilen imzanın borçluya ait olduğu kanısına varırsa borçlunun itirazının
geçici olarak kaldırılmasına karar verir. İCRA MAHKEMESİ borçluyu aynı
zamanda takip konusu alacağın %10’ u oranında para cezasına mahkûm eder. Talep
edilmiş ise borçlu icra inkâr tazminatına da mahkûm
edilir. İtirazın geçici kaldırılması üzerine alacaklı kesin haciz isteyemez,
geçici haciz isteyebilir.
İtirazı geçici olarak kaldırılan borçlu
kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında
bulunmalıdır.
Borçlu, itirazın geçici kaldırılması
kararının kendisine tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde borçtan kurtulma davası açabilir. Bu
süre hak
düşürücü süredir. Mahkeme bu süreyi kendiliğinden gözetir. Süre
geçtikten sonra borçtan kurtulma davası açılmış ise, davaya menfi tespit davası
olarak devam edilir. Borçlu, itirazın geçici kaldırma kararının kesin kaldırma
kararına dönüşmesini istemiyorsa bu davayı açmalıdır.
Borçlu borçtan kurtulma davası açmazsa
itirazın geçici kaldırılması kararı, itirazın kesin kaldırılması kararına
dönüşür. Ayrıca alacaklı geçici haciz istemiş ise bu da kesin hacze dönüşür.
Borçtan Kurtulma Davası
İCRA MAHKEMESİ tarafından itirazın geçici
kaldırılması kararı aleyhine olan borçlu icra takibine devam edilmesini önlemek
için 7 gün içinde genel mahkemede bir dava açabilir. Bu davaya borçtan kurtulma
davası denir.
İCRA MAHKEMESİ geçici kaldırma kararı
verirken basit bir inceleme yaptığı için borçlu genel mahkemede bir dava açarak
(eğer kendini haklı görüyorsa) icra takibinden kurtulabilir.
Borçtan kurtulma davasının hukuki niteliği
menfi tespit davasıdır.
Borçlu ilk duruşma gününe kadar, alacağın yüzde on beşi oranında teminat
yatırmalıdır. Bu teminat, borçtan kurtulma davasının özel dava şartıdır.
Borçlu borçtan kurtulma davası açarsa ilâmsız
icra takibi bu davanın sonuna kadar durmakta devam eder. Geçici haciz yapılmışsa, davanın sonuna kadar
kesin hacze dönüşmez. Davada geçen süre, haciz isteme süresinin hesabına
katılmaz.
Davada ispat yükü alacaklıdadır. Yani
alacaklı, alacağını öncelikle ispat etmelidir.
Dava sonunda:
Borçlu davayı kazanırsa: borçlunun borçlu olmadığı tespit edilmiş
olur, yapılmış olan icra takibi hükümsüz kalır. Artık alacaklının icra takibine
devam etmesi imkanı yoktur.
Borçlu davayı kaybederse: Borçlunun borçlu olduğu ortaya çıkar ve
itirazın geçici kaldırılması kararı kesin kaldırma kararına dönüşür. Alacaklı
icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Eğer alacaklı geçici haciz
istemişse bu da kesin hacze dönüşür ve alacaklı hacizli malın satılmasını
isteyebilir.
Davayı kaybeden taraf, diğer tarafın talebi
varsa, asgari yüzde kırk oranında tazminat
ödemeye mahkûm edilir (m.69, son). Borçlu bu davayı kaybederse, İCRA MAHKEMESİNDE
geçici kaldırma sırasında mahkûm olduğu tazminatla birlikte iki adet (asgari
yüzde 40) tazminat ödemek zorunda kalır.
İCRA
TAKİBİNİN İPTALİ VE TALİKİ
İcra
Takibinin İptali: Ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra borç sona
ermişse takibe devam edilmemesi gerekir. Borçlu, iki sebebe dayanarak takibin
iptalini isteyebilir.
İtfa
Sebebiyle: Borcun aslı ve ferileri icra takibinin kesinleşmesinden sonraki dönemde icra
dairesi dışında itfa edilmiş ise ( ödeme, hibe, ibra, af terkin, takas...),
borçlu İCRA MAHKEMESİ’NE başvurarak takibin iptalini isteyebilir. Borçlu,
itfayı sadece; imzası noterden onaylı senet veya imzası alacaklı tarafından
ikrar edilmiş adi belge ile ispat edebilir. Alacaklı imzayı inkâr ederse İCRA
MAHKEMESİ bunun hakkında inceleme yapamaz. Takibin iptali talebini
reddetmelidir. İcra takibinin iptali talebi "paraların paylaştırılması" safhasına kadar yapılabilir.
Bundan sonra ancak istirdat davası söz konusu olabilir.
Zamanaşımı
Sebebiyle: Takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımı
süresi geçerse borçlu İCRA MAHKEMESİNDEN takibin iptalini isteyebilir. Borçlu
belge göstermek zorunda değildir. Çünkü takibe ilişkin son işlem tarihi icra
takip dosyasından bellidir. Alacaklı, zamanaşımın durduğu veya kesildiği
iddiasında ise, bu hususu ispatlamalıdır. Alacaklı bu ispatı, ancak resmi
belgeler veya imzası borçlu tarafından ikrar edilmiş adi belge ile
yapabilir. İCRA MAHKEMESİ’NİN vereceği
takibin iptali kararı ile takip durur bu kararın kesinleşmesi ile takip düşer.
İcra
Takibinin Ertelenmesi: İcra
takibinin kesinleşmesinden sonraki
dönemde, alacaklı borçluya mühlet vermiş ise; borçlu İCRA MAHKEMESİ'ne
başvurarak bu durumu resmi senet veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş
adi belge ile ispatlarsa İCRA MAHKEMESİ takibin ertelenmesine karar verir. Bu
halde haciz ve satış isteme süreleri
durmaz.
MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVALARI
İlamsız icra takibinde bulunabilmek için
alacak hakkında bir mahkeme kararına gerek yoktur. İİK, para (ve teminat)
alacaklarının ilâmsız icra prosedürü içinde, alacağın mahkeme kararına ihtiyaç
duyulmaksızın tahsil edilmesine yönelik düzenlemeler getirmiştir. Bu sebeple
bir kimse maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı halde, kendisine gönderilen
ödeme emrine itiraz etmeyi ihmal etmiş veya itiraz ettiği halde elinde borcunu
ödediğine dair İİK.m.68-68a’daki belgeler olmadığı için borçlu olmadığını ispat
edememiş böylece hakkındaki icra takibi kesinleşmiş olabilir. Bu borçlu
gerçekte borçlu olamadığı bir borcu icra takibi kesinleştiği için ödemek zorunda
kalabilir.
Maddi hukuk bakımından gerçekte borçlu
olmayan bir borçluya borçlu olmadığını İcra ve İflas Kanunu (İİK) sistemine
göre değil, genel hükümlere göre tespit ettirmek imkânı
verilmiştir. Bu imkânlar menfi tespit davası ve istirdat davası açma imkânlarıdır.
MENFİ TESPİT DAVASI
Alacaklı tarafından kendisinden talep
edilen alacağın gerçekte mevcut olmadığını iddia eden borçlunun açtığı davaya
menfi tespit davası denir. Borçlu bu dava ile, borçlu olmadığının tespit
edilmesini mahkemeden talep etmektedir.
Menfi tespit davasının icra takibine
etkisi:
1-İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit
Davasının İcra Takibine Etkisi
Borçlu, kendisine karşı ortada bir icra
takibi yok iken borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir;
ancak bunun için borçlu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer
bir hukuki yararının olması gerekir (örneğin, A B’ye protesto çekmiş ve 1
milyar TL tutarındaki senedini öde diyor; fakat B A’ya böyle bir senet vermemiş ise bu halde
menfi tespit davası açmasında hukuki yararı vardır)
Borçlu menfi tespit davası açtıktan sonra,
alacaklı bu dava konusu alacak için icra takibi yapabilir. Daha önce açılan
menfi tespit davası icra takibini engellemez ve icra takibini kendiliğinden
durdurmaz. Fakat menfi tespit davasına bakan mahkeme, teminat
karşılığında ihtiyati tedbir kararı ile icra
takibini durdurabilir.
2- İcra Takibi Başladıktan Sonra Açılan
Menfi Tespit Davasının İcra Takibine Etkisi
Borçlu icra takibi devam ederken menfi
tespit davası açabilir, bu dava ile de icra takibi kendiliğinden durmaz.
Mahkeme, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir
kararı ile dahi icra takibini durduramaz. Davaya bakan
mahkeme sadece teminat karşılığı, icra veznesine girmiş olan paranın
alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verebilir.
Ayrıca, borçlu mallarının haczini
engellemek istiyorsa, alacağın tamamını (icra faiz ve giderler ile birlikte)
icra dairesine yatıracağını, ancak bunun alacaklıya ödenmesinin engellenmesini
mahkemeden ihtiyati tedbir kararı ile isteyebilir. Borçlu bu halde borcu icra
dairesine para olarak yatırmak zorundadır (m.72,III c.2).
Menfi
Tespit Davasının Sonuçları:
Dava alacaklı
lehine sonuçlanırsaà Alacaklı icra takibine devam eder.
İhtiyati tedbir yolu ile icra takibi durdurulmuş ise, icra takibi uzatıldığı
için mahkeme alacaklının talebi olmasa
da borçluyu tazminata mahkûm
eder.
Borçlu lehine sonuçlanırsaà Karar ile icra takibi durur, karar
kesinleşince icra takibi iptal edilir. İcra takibinden sonra açılan menfi
tespit davasının sonunda mahkeme, borçlunun talebi üzerine, alacaklının da kötü
niyetle icra takibi yaptığı kanısında ise borçlu lehine tazminata hükmeder.
Menfi tespit davası icra takibinden önce açılmış ise, borçlu lehine tazminata
hükmedilmez.
İSTİRDAT DAVASI
Maddi hukuk bakımından gerçekte borçlu
olmayan bir kişi kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz etmeyi şu veya bu
sebeple ihmal etmiş veya itiraz etmesine rağmen İCRA MAHKEMESİNDE borçlu
olmadığını ispat edememiş, icra takibinden önce veya icra takibi sırasında
menfi tespit davası da açmamış ve bunun sonucunda borcu cebri icra
tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine geri
verilmesi için dava açabilir bu davaya istirdat davası denir.
Borçlunun menfi tespit davası açmış olması
halinde menfi tespit davası sonuçlanmadan önce icra takibi sonunda borcun
ödenmesi söz konusu olursa menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam
edilir.
İstirdat davasının takip hukuku bakımından şartı: takip borçlusunun borçlu bulunmadığı bir parayı
icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmasıdır.
Borçlu ödeme emrine itiraz süresi olan 7
gün içinde itiraz etmeyerek, borcu ödemiş ise istirdat davası açamaz. Çünkü burada itiraz
imkanı olduğundan cebri icra tehdidi henüz yoktur. Bu halde sebepsiz
zenginleşme davası açabilir.
Davanın maddi hukuk bakımından şartı: borçlu olunmayan paranın ödenmek
zorunda kalınmasıdır.
İstirdat davası açmak 1 yıllık süreye
tabidir. Bu süre, hak düşürücü süredir
ve paranın icra dairesine tamamen ödendiği tarihten itibaren başlar. Davada
ispat yükü borçlu (davacıdadır) m. 72, VIII c.2; Yargıtay ispat yükünün davalıda olduğu görüşündedir. Bu davada icra
inkar tazminatı söz konusu değildir.
MAL
BEYANINDA BULUNMAMA
Borçlu,
mal beyanında bütün mal ve haklarını bildirmek zorunda değildir. Borcuna
yetecek kadarını bildirmesi yeterlidir.
Süresi: -Ödeme emrine itiraz edilmezse,
ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde
-Ödeme emrine itiraz ederse; itirazının
kaldırılması (veya) iptali kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal
beyanında bulunmalıdır.
Müeyyideler:
Hapisle Tazyik à Alacaklının talebi üzerine mal beyanında
bulununcaya kadar, İCRA MAHKEMESİ hakimi borçlunun hapisle tazyikine karar
verir (Temyiz edilemez). Bu yola ancak 1 kere başvurulabilir ve hapisle tazyik
süresi üç ayı geçemez. Borçlu süresi geçtikten sonra mal beyanında bulunursa
hapisle tazyik edilemez. Hapisle tazyik başladıktan sonra beyanda bulunursa
serbest bırakılır. Müeyyidenin uygulanabilmesi için; ödeme emrinde ihtar
mutlaka bulunmalıdır.
Hafif Hapis Cezasıà süresinde mal beyanında bulunmamak kabahat
niteliğinde bir suç teşkil eder. Borçlu, ödeme emrindeki ihtara rağmen süresi içinde mal beyanında bulunmamış olmalıdır. Bu
durum bir özre dayanmamalıdır ve ayrıca alacaklı şikâyet etmiş olmalıdır
(takibi şikâyete bağlıdır).
Ceza, on günden bir aya kadardır. Cezayı
İCRA MAHKEMESİ verir.
Cezadan kurtulabilmek için: haczedilebilir
malların alacaklı tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği ispat
edilmelidir. Borçlu borcunu öderse; alacaklının şikâyet hakkı ve açılmışsa dava
ve ceza verilmişse bu ceza bütün sonuçları ile birlikte düşer. Borçluya bu
şekilde ceza verilebilmesi için, borçluya gönderilen ödeme emrinde bu yönde
ihtar yer alması gerekir. Ödeme emrinde bu ihtar yer almamışsa borçluya ceza
verilemez.
3- HACİZ
Ödeme emrinin kesinleşmiş olmasına rağmen,
borçlu borcunu ödemezse alacaklı takibe devam edilmesini yani borçlunun
mallarının haczedilmesini isteyebilir.
Haciz, kesinleşmiş bir icra takibinin
konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, alacaklı
lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve
haklara icra dairesi tarafından hukuken el konulmasıdır.
Haciz Talebi: Ödeme emrinin
kesinleşmesinden sonra icra takibine kendiliğinden devam edilemez bunun için
alacaklının “haciz talebi”nde bulunması gerekir.
Haciz isteme süresi :
Alacaklının haciz isteme hakkı, ödeme emrinin borçluya tebliği
tarihinden itibaren 1 sene geçmekle düşer. Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse
İCRA MAHKEMESİ de itirazın kaldırılması için başvurulması veya itirazın iptali
için mahkemeye başvurulması tarihinden bu makamlardan çıkan kararların
kesinleşmesine kadar olan süre 1 yıllık süre hesabına katılmaz.
Bu sürenin geçmiş olması sadece haciz
isteme hakkının düşmesine sebep olur. İcra
takibi düşmez. Alacaklı yeniden haciz isteyebilmek için yenileme
talebinde bulunmalıdır. Yenileme talebi borçluya tebliğ edilir. Ancak borçluya
yeniden ödeme emri gönderilmez.
Haczin Yapılması
İcra dairesi, alacaklının haciz talebi
üzerine borçlunun menkul, gayrimenkul malları ile alacak ve haklarından
alacaklının alacağına ( faiz ve giderler dahil) yetecek kadarına haciz koyar.
Haczi icra müdürü veya yardımcısı veya icra
dairesi görevlilerinden biri yapabilir. İcra dairesi haciz talebinden itibaren
3 gün içinde hacze başlamalıdır.
Haczi yapan görevli haczedilen malların kıymetini takdir eder ve
haciz tutanağına geçirir. Kıymet takdiri için bilirkişiye başvurulabilir.
Borçlu haczi sırasında talep edilirse,
kilitli yerleri açmaya ve mallarını göstermeye mecburdur. Borçlunun üzerinde
kıymetli bir eşya sakladığı anlaşılırsa ve bunları vermemekte direnirse
borçlunun şahsına da zor kullanılabilir.
Haciz
Tutanağı
Haczedilen mallar kıymetleri ile birlikte
haciz tutanağına yazılır.
Haczedilebilen hiçbir mal bulunmadığını
tespit eden haciz tutanağı kesin aciz
belgesi hükmündedir.
Kıymet takdirine göre, haczedilenler
alacağı ve takip giderlerini karşılamıyorsa, bu durumu belirten haciz tutanağı geçici aciz belgesi hükmündedir.
HACZİN KONUSU
Menkul Malların Haczi: İcra dairesi borçlunun menkul mallarını
yerinde haczeder ve kıymet takdiri yaparak haciz tutanağına geçirir. İcra
dairesi menkul malları haczedince bunlar hakkında muhafaza tedbirleri almak
zorundadır:
Para, altın, kıymetli evrak, banknot,
hamiline senet ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi bizzat muhafaza eder
(bunların bizzat icra dairesi tarafından muhafaza altına alınması hacizlerinin
geçerli olabilmesi için şarttır )
Yukarıda sayılanlar dışındaki menkulleri
yediemine teslim eder ( alacaklı kabul ederse haczedilen malları yediemin
olarak borçluda bırakabilir).
Sicile kayıtlı malların (örneğin otomobil)
haczinde; icra takibinin yapıldığı yer dışında bir yerdeki sicile kayıtlı
malların haczi için, takibin yapıldığı icra dairesinin haczi doğrudan sicil amirliğine bildirmesi (kaydî haciz) ile
haciz işlemi tamamlanmış olur.
(2003 Değişikliği).
Borçluya ait bir
mal üçüncü bir kişinin elinde iken haczediliyorsa, alacaklının muvafakati ve
üçüncü kişinin kabulü ile o haczedilen mal üçüncü kişi elinde yediemin olarak
bırakılır. Aksi halde icra dairesi o malı muhafaza altına almalıdır. (2003
Değişikliği)
Ticari işletme rehni kapsamındaki menkul
mal haczinde, haczedilen malların icra dairesince satışına karar verilinceye
kadar muhafaza altına alınması mümkün değildir (işletmenin devamını sağlamak
amacıyla) (2003
Değişikliği)
Gayrimenkul Malların Haczi: Gayrimenkullerin haczi de mahallinde
yapılır ve haciz tutanağına geçirilir. Bundan sonra icra dairesi gayrimenkulün
haczedildiğini ve haczin ne miktar alacak için konulduğunu tapu sicil
memurluğuna bildirir. Haciz, tapu siciline temlik hakkının tahdidi
(kısıtlanması) olarak şerh verilir.
G.menkul haczi onun hâsılat ve menfaatlerini
de kapsar. İcra dairesi g.menkul üzerinde rehin hakkı olanlara ve kiracılara da
haczi bildirir. Kiracılara yaptığı bildirimde işleyecek kiraları, icra
dairesine yatırmaları emrolunur ( m.92).
G.menkul rehni ipotek akit tablosunda
sayılı bulunan teferruat g.menkulden ayrı olarak haczedilemez.
Anonim Şirketlerde Çıplak Pay Haczi
Anonim şirketlerde paylar için
pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra
dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay
defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş
olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi
tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda
haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlal ettiği oranda batıldır (2003 Değişikliği).
Borçlunun 3. Kişilerde Bulunan Alacaklarının Haczinde İzlenen Usul
(2003 değişikliği ile usul değişmiştir)
Bunlar: borçlunun bankadaki parası
(mevduatı), 3. kişiye vermiş olduğu ödünç para, satmış olduğu bir malın bedeli,
kiraladığı evin kira v.s. olabilir.
Alacaklının talebi ile borçlunun 3. bir
kişide bulunan bir alacağı (mesela bankadaki parası) icra dairesince haczedilir
ve haciz tutanağına yazılır.
İcra dairesi bundan sonra 3. kişiye, takip
borçlusunun kendisinden olan alacağına haciz konulduğunu, borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip
borçlusuna yapılan ödemenin geçerli olmadığını bildirir. Buna birinci
haciz ihbarnamesi denir. Bu ihbarname ile 3. kişiye, bundan sonra borcunu
ancak icra dairesine ödeyebileceği ihtar edilir. Ayrıca 3. kişiye, eğer böyle
bir borcu mevcut değilse 7 gün içinde icra dairesine
itiraz edebileceği, eğer itiraz etmezse o alacağın kendisinin zimmetinde
sayılacağı bildirilir.
3. kişinin, birinci haciz ihbarnamesine
itiraz edip etmemesine göre iki ihtimal ortaya çıkar:
BİRİNCİ İHTİMAL
1. HACİZ İHBARNAMESİNE İTİRAZ EDİLİRSE: Bu halde borç 3. kişi zimmetinde sayılmaz.
Yani 3. kişi kendisinden istenen parayı ödemekten kurtulur. Ancak 3. kişi
gerçeğe aykırı olarak itiraz etmişse, alacaklı İCRA MAHKEMESİ’ ye başvurarak
3.kişinin verdiği cevabın doğru olmadığını ispat edebilir. Alacaklı bunun için İCRA
MAHKEMESİ’de bir ceza davası açar. Burada iki hususa karar
verilmesini ister: 3. kişinin cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini (yani 3.
kişinin takip borçlusuna olan borcunu icra dairesine ödemesine mahkûm
edilmesini).
İKİNCİ İHTİMAL
1. HACİZ İHBARNAMESİNE İTİRAZ EDİLMEZSE: 3. kişi birinci haciz ihbarnamesine 7 gün içinde itiraz etmez
ise söz konusu borç üçüncü kişinin zimmetinde sayılır ve kendisine ikinci
haciz ihbarnamesi gönderilir. İkinci haciz
ihbarnamesi ile 3. kişiye; birinci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz
etmediği, bu nedenle de borcun zimmetinde sayıldığı bildirilir. Bu ikinci
ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren icra
dairesine 7 gün içinde itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı
takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi istenir.
Burada da iki ihtimal ile karşılaşılır:
2. Haciz İhbarnamesine İtiraz Edilirse: Bu halde 3. kişi zimmetinde sayılan borcu
ödemekten kurtulur. Ancak 3. kişi gerçeğe aykırı olarak itiraz etmişse,
alacaklı İCRA MAHKEMESİ’ ye başvurarak 3.kişinin verdiği cevabın doğru
olmadığını ispat edebilir. Alacaklı bunun için İCRA MAHKEMESİNDE bir ceza
davası açar. Burada iki hususa karar verilmesini ister: 3. kişinin
cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata
mahkûm edilmesini .
2. Haciz İhbarnamesine İtiraz Edilmezse: İkinci
ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra
dairesine ödemeyen üçüncü kişiye son bildirim gönderilerek 15
gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya bu süre içinde menfi
tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye
zorlanacağı bildirilir.
Burada da iki
ihtimal ile karşılaşılır:
Üçüncü şahıs, bu son bildirimi (3. haciz
İhbarnamesini) aldıktan sonra icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin
bulunduğu yer mahkemesinde (asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesinde)
süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin
yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim
ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda
verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu davada üçüncü kişi, takip
borçlusuna borçlu olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü kişi açtığı
bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde kırkından aşağı
olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilir. Üçüncü kişi menfi
tespit davasını kazanırsa zimmetinde sayılan borcu ödemekten kurtulur. Bu halde
üçüncü kişi lehine tazminat söz konusu olmaz, çünkü haciz ihbarnamelerine
itiraz etmeyerek davanın açılmasına kendisi sebep olmuştur.
Üçüncü şahıs, bu son bildirimi
(3. haciz İhbarnamesini) aldıktan sonra 15 gün içinde menfi tespit davası açmaz
ise zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemek zorundadır. Aksi halde icra
dairesi söz konusu borcu zorla (haciz yoluyla) üçüncü kişiden tahsil eder.
NOT 1: Üçüncü kişinin haciz
ihbarnamelerinden sonra 7 gün içinde icra dairesine itiraz etmesini
engelleyen elinde olmayan sebeplerin
varlığı halinde GECİKMİŞ İTİRAZ yoluna başvurabilir.
NOT 2: 2003 değişikliği öncesi sadece
iki haciz ihbarnamesi vardı ve ikinci haciz ihbarnamesi ile üçüncü kişiye 7 gün
içinde menfi tespit davası açma hakkı veriliyordu; değişiklik ile prosedüre son
bildirim (3. haciz ihbarnamesi) eklendi ve bu son bildirimden (3. haciz
ihbarnamesinden) sonra menfi tespit davası açma süresi eskiden 7 gün iken 15
güne çıkarıldı.
NOT 3: Burada anlatılan usul,
borçlunun üçüncü kişilerde bulunan menkul mallarının haczinde de
aynen uygulanır.
HACZEDİLEMEYEN MAL VE HAKLAR
Haczedilemeyen mal ve haklar iki ana gruba
ayrılmaktadır:
Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar Bir Kısmı Haczedilemeyen Mal
ve Haklar
I- Tamamı Haczedilemeyen Mal ve Haklar Bunlar üçe ayrılmaktadır:
1- Maddi Hukuka Göre Başkasına Devri Yasak
Olan Mal ve Haklar
Bu devredilmezlik niteliğinin kanuna
dayanması gerekir. Kanundan dolayı devredilemedikleri için haczedilemeyin
mal ve haklara örnekler:
Manevi tazminat talepleri
Ana ve babanın çocuk malları üzerindeki
intifa hakları
Münhasıran şahsa bağlı haklar (MK. m.23)
sükna hakkı
Ölünceye kadar bakma alacaklısının hakkı
İlama bağlı nafaka alacakları
Şahsa bağlı intifa hakları
2- İİK m.82’ye göre Tamamı Haczedilemeyen
Mal ve Haklar
Bu mal ve haklar İİK’ da 12 bent halinde
sayılmıştır. Bunlardan bazıları:
Devlet malları haczedilemez. Devlete karşı
icra takibi yapılabilir ama devlet malları haczedilemez. Özel hukuk hükümlerine
tabi olan bazı kamu tüzel kişilerinin malları haczedilebilir. (örnek: SSK ve
Bağkur malları).
Haczedilemeyen Devlet Mallarına Bazı
Örnekler
Köy orta malları
İl özel idaresi malları
Katma bütçeli dairelerin (Genel
Müdürlüklerin) malları
Encümen kararı ile kamu hizmetine tahsis
edilmiş belediye malları
Borçlu ve ailesinin yaşaması ve ekonomik
varlığını sürdürmeleri için haczedilmemesi gereken mal ve haklar. Bu malların
neler olduğu İİK’ da 6 bent halinde sayılmıştır.
Ordu ve zabıta hizmetlerinden malul
olanlara bağlanan emekli maaşları.
Vücut ve sıhhat sağlığına verilen zararlar
karşılığı verilen tazminatlar
Borçlunun haline münasip evi
haczedilemez
Özel Kanunlarda Haczedilemeyeceği Yazılı
Olan Mal ve Haklar
SSK ve Bağkur kanunları gereğince bağlanan
gelir ve aylıklar ve sağlanan yardımlar
Sendikalar Kanununa göre kurulan mesleki
kuruluşların malları v.s.
Telefon intifa hakkı ve tahsis edilen numara
Yola çıkmaya hazır gemiler (TTK m.892).
II. Bir Kısmı Haczedilemeyen Mal ve Haklar
1. Maaş ve ücretler: Bunların tamamı haczedilemez. Borçlunun ve
ailesinin geçinebilmeleri için gerekli olan kısım onlara bırakılmalıdır.
Bir kısmı haczedilemeyen maaş ve ücretlerin
neler olduğu İİK.m.83 de sayılmıştır:
Maaşlar, ödenekler, her çeşit ücretler,
şahsa bağlı olmayan intifa hakları,
emekli aylıkları (SSK ve Bağ-kur hariç---Emekli Sandığı dahil)
İİK m.83’deki ücret kavramına her türlü
ücret dahildir. Öğrenci bursları da
buraya dahildir.
2-Özel Kanunlara göre Bir Kısmı
Haczedilemeyen Haklar
İş Kanununa göre işçilerin aylık
ücretlerinden 1/4'den fazlası haczedilemez.
HACİZDE İSTİHKAK DAVALARI
Borçlunun malları haczedilirken aslında 3.
bir kişiye ait olan mallar da haczedilmiş olabilir. Haciz sırasında borçluya ait bulunduğu
çekişmeli olan mallar ile karşılaşılabilir. İşte bu çekişmeli mallara istihkak
iddia edilen mallar denir. Bu istihkak iddia edilen malların hacizden
kurtarılması için başvurulan yola istihkak davası denmektedir.
İstihkak iddia edilen mal borçlunun
elinde ise farklı; mal 3. kişinin elinde ise farklı istihkak davası
hükümlerine tabidir.
1-İstihkak İddia Edilen Mal BORÇLUNUN
ELİNDE OLMASI Halinde İstihkak Davası
Borçlunun elinde bulunan bir mal icra
dairesi tarafından haczedilirken bu malın gerçekte borçluya ait olmadığı,
üçüncü kişiye ait olduğu iddia edilebilir. Bu iddia borçlu tarafından ileri
sürülebileceği gibi 3. kişi tarafından da ileri sürülebilir. İcra Dairesi bu iddiaya rağmen malı haczeder ancak bu
istihkak iddiasını tutanağa yazar. İstihkak iddiası haczin öğrenilmesinden
itibaren 7 gün içinde
bildirilmelidir.
Borçlu veya 3. kişinin ileri sürdüğü bu
istihkak iddiası alacaklıya (borçluya da) bildirilir. Alacaklı, 3. kişinin
istihkak iddiasına 3 gün içinde itiraz etmezse
3. kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Alacaklı eğer bu iddiayı
kabul etmezse icra müdürü dosyayı İCRA MAHKEMESİ’NE verir. İCRA MAHKEMESİ
önce icra takibinin devamına veya ertelenmesine (teminat alarak ) karar verir.
İCRA MAHKEMESİ’NİN takibin devamına veya
ertelenmesine ilişkin kararının üçüncü kişiye tefhim veya tebliğinden itibaren
7 gün içinde, üçüncü kişi İCRA MAHKEMESİNDE istihkak davası açmalıdır.
3. kişi bu süre içinde alacaklıya karşı İCRA
MAHKEMESİNDE istihkak davası açmazsa, bu takip açısından, istihkak
iddiasından vazgeçmiş sayılır yani malın borçluya ait olduğunu kabul etmiş
sayılır.
Yetkili İCRA MAHKEMESİ; takibin yapıldığı
yer veya hacizli malın bulunduğu yer İCRA MAHKEMESİ’DİR.
3. kişi bu süre içinde istihkak davası açarsa İCRA MAHKEMESİ bu davayı inceler ve karara bağlar.
Bu davada bazı özel ispat hükümleri vardır.
Bu özel ispat hükümleri şunlardır:
istihkak davacısı yani 3. kişi mala ne surette
sahip olduğunu ispat etmelidir
3. kişi istihkak iddia ettiği malının borçlunun
elinde olmasının hukuki ve fiili sebeplerini göstermek ve hadiseleri ispat
etmek zorundadır.
3. kişi İCRA MAHKEMESİNDE malın kendisine
ait olduğunu (veya rehin hakkının olduğunu) yukarıdaki ispat şartlarına göre
ispat ederse istihkak davasını kazanır. Böylece 3. kişinin iddia ettiği
istihkak iddiasının doğru olduğu ortaya çıkar. (Mülkiyet iddia etmişse à o malın sahibi olduğu ;
rehin hakkı iddia etmişse o mal üzerinde
rehin rehin hakkı olduğu ortaya çıkmış olur.). Bu halde 3. kişi mülkiyet hakkı iddia
etmişse o mal üzerindeki haciz kalkar; eğer rehin hakkı gibi bir hak iddia etmişse mal o hak ile yükümlü olarak haczedilmiş sayılır.
Alacaklının kötü niyetle istihkak iddiasını kabul etmediği anlaşılırsa,
mahkeme %15 oranında tazminata hükmeder (şartları varsa borçluyu da).
3.kişi İCRA MAHKEMESİ de
istihkak iddiasını ispat edemezse o
malın ona ait olmadığı veya o mal
üzerinde rehin hakkı gibi bir hakkı olmadığı ortaya çıkar.İCRA MAHKEMESİ nin
istihkak davasını reddetmesi ile o mal
üzerine konmuş haciz kesinleşir, alacaklı malın satışını isteyebilir. Ayrıca
takip durdurulmuşsa, üçüncü kişi tazminata
( asgari %40) mahkum edilir.
2- İstihkak İddia Edilen
MALIN 3.KİŞİNİN ELİNDE OLMASI Halinde İstihkak Davası
3. kişinin elinde bulunan fakat borçluya
ait olduğu iddia edilen bir mal da (alacaklı veya borçlu iddia ederse) icra
dairesi tarafından haczedilir. 3 kişi bu mal üzerinde istihkak iddia etse dahi
mal haczedilir. Ama bu iddia haciz tutanağına yazılır.
Haczedilen o mal 3. kişiye yediemin olarak bırakılır.
İcra
dairesi 3. kişi elinde
bulunan malı haczettikten sonra, 3. kişiye karşı İCRA MAHKEMESİ de dava açması
için alacaklıya 7 günlük süre verir.
Alacaklı
7 günlük süre içinde istihkak davası açmazsa, 3.kişinin istihkak
iddiasını kabul etmiş sayılır ve 3. kişinin elinde haciz olunan mallar hacizden kurtulur.
Alacaklı istihkak davası açarsa İCRA
MAHKEMESİ bu davayı inceler .İspat yükü alacaklıdadır.
Alacaklı davayı kazanırsa; o malın 3.
kişiye değil borçluya ait olduğu ortaya
çıkmış olur ve haciz kesinleşir.
Alacaklı
davayı kaybederse o mal
üzerindeki haciz kalkar
Bu davada
tazminata ilişkin hükümler uygulanmaz.
3- İstihkak İddia Edilen Malın Borçlu ve 3.
Kişi Elinde Birlikte Bulunması Halinde İstihkak Davaları
Bu halde mal borçlunun elinde sayılır ve 1.
şıktaki hükümler uygulanır.
İstihkak
Davasının Konusu
Kanun sadece mülkiyet veya rehin hakkı
demektedir; ancak bu sayma tahdidi değildir. Örneğin şu haklar da buraya
dahildir:-İntifa hakkı -Sükna hakkı- İrtifak HakkıTapuya şerh verilen vefa,
şufa ve iştira hakkı. Borçlar hukuku alanındaki kişisel haklar buraya dahil
değildir.
BORCUN TAKSİTLE ÖDENMESİ
Hakkındaki icra takibi ödeme emri
kesinleşen borçlu borcunu taksitle ödemek isteyebilir.
1- Alacaklının Muvafakatine Gerek Olmadan Kanunun
Borçlulara Tanıdığı Taksit İmkanı
Borcun Taksitle Ödenmesi Şartları (İİK
m.111):
a. Borçlunun taksitle ödeme taahhüdü,
alacaklının satış talebinden önce olmalı
b. Borçlunun yeteri kadar malı haczedilmiş
olmalıdır.
c. Her taksit borcun ¼ den az olmamalı
İlk taksit hemen ödenmeli
kalan taksitler en geç aydan aya verilmek
suretiyle olmalı ve ödeme süresi üç
aydan fazla olmamalıdır.
Taksitle Ödeme Taahhüdünün Hükümleri:
Yukarıdaki
şartlara uygun bir taksitle ödeme
taahhüdü , alacaklının kabulüne gerek
olmadan icra takibini durdurur. (Hacizli mallar satılamaz.)
Borçlu taksitlerden birini ödemezse icra
takibine kaldığı yerden devam edilir, yani alacaklının talebi üzerine hacizli
mallar satılır.
Borçlu taahhüdünü yerine getirmezse İİK 340 a göre cezalandırılır.
Borçlunun ödeme teklifi m.111 deki şartlara
uygun değilse ama buna rağmen alacaklı bu teklifi kabul etmişse, borçlu
taksitlerini zamanında ödediği sürece borçlunun hacizli malları satılamaz.
2- Alacaklı ile Borçlunun Anlaşmaları Sonucu
Taksitle Ödeme
Alacaklı ile borçlu borcun taksitle
ödenmesi için şartlarını kendilerinin belirleyeceği sözleşme yapabilirler. İcra
dairesinde yapacakları taksitle ödeme sözleşmesi veya sözleşmeleri
süresince icra takibine devam edilmez ve haczedilen malların satışı için
gerekli olan 1 ve 2 yıllık süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya
sözleşmelerin toplam süresi 10 yılı aşarsa 1 ve 2 yıllık satış isteme süreleri
bu 10 yıllık sürenin aşıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar (2003
Değişikliği).
4. SATIŞ
(HACZEDİLEN MALLARIN SATILMASI)
Alacaklının alacağı para ile ödenir yani
borçlunun haczedilen malları satılır satıştan elde edilen para ile alacaklının
alacağı ödenir. Yoksa haczedilen mallar hiçbir şekilde alacaklıya verilmez.
Borçludan haczedilen şey para ise o zaman satış safhasına gerek kalmaz, doğruca
paraların paylaştırılması ödenmesi
safhasına geçilir.
Satış Talebi
Hacizli malların satılabilmesi için satışın
alacaklı veya borçlu
tarafından istenmiş olması gerekir. icra dairesi talep olmadan hacizli malları satamaz.
Satış Talebine Hakkı Olanlar
Kesin haciz sahibi alacaklı satış talep
edebilir. Buna karşılık geçici haciz sahibi alacaklı satış talep edemez.
Ayrıca ihtiyatı haciz koyduran alacaklı
bu ihtiyatı haciz kesinleşmeden satış isteyemez.
Borçlu da hacizli malların satışını
isteyebilir.
Satış talebinde bulunan alacaklı satış
giderlerini peşin yatırmalıdır. Hacizli
mallar, icra dairesinin yetki çevresinde olsa bile, satış talebi yine takibi
yürüten icra dairesine yapılmalıdır.
Satış İsteme Süresi
Hacizli menkul mallar ile alacaklar için
satış isteme süresi kesin haciz tarihinden itibaren 1 yıldır.
Gayrimenkuller için
satış isteme süresi kesin hacizden itibaren 2 yıldır.
Taksitle ödeme anlaşması süresince; İstihkak davası sırasında; geçici haciz ve
ihtiyati hacizde bu süreler işlemez.
Bu süreler
içinde haciz istenmezse ( veya talep olmuş, ancak giderler
yatırılmamışsa) o mal üzerindeki haciz
kalkar; burada sadece haciz kalkar icra takibi düşmez, alacaklı yeniden haciz isteyebilir.
MENKUL MALLARIN SATILMASI
Menkul mallar kural olarak açık artırma ile satılır.
Bazı hallerde pazarlıkla
satılması da mümkündür (değeri
süratle düşen mallar, bozulma ihtimali olan mallar, değeri 1 milyar TL’nin
altındaki mallar için) .
Talepten itibaren 1 ay içinde satışın yapılması gerekir.
Açık Artırma İle Satış:
Açık artırma ile satıştan önce bazı
hazırlıklar yapılır. Önce açık artırma ilan
edilir. Bu ilanda açık artırmanın yapılacağı yer, gün, saat belirtilir. İlanın
nasıl yapılacağını icra müdürü takdir eder.
İlandan sonra artırma şartnamesi
hazırlanır. Bu şartnameye ilanda
gösterilmeyen ve artırmanın yapılmasına ilişkin tüm hususlar yazılır.
Açık artırma ilanda bildirilen yer gün ve
saatte yapılır. Satış icra dairesi görevlilerince yapılır. En çok artırana icra müdürü tarafından ihale edilir.
Ancak
en çok artırana ihale
edilebilmesi için şu 2 şartın gerçekleşmesi gerekir.
Artırma bedeli hacizli malın tahmin
edilen değerinin %60 ını bulmuş
olmalıdır (2003 Değişikliği)
Hacizli mal üzerinde rüçhanlı alacaklılar var ise (mesela bir başkasının rehin hakkı) satış
bedelinin bu rüçhanlı alacaklıların
toplamından fazla olması ve ayrıca satış ile paralarının
paylaştırılması giderlerini geçmiş
olmalıdır.
Artırmada en çok pay sürenin artırma miktarı bu iki şartı karşılamıyorsa icra müdürü
satışı geri bırakır.
Bundan sonra 2. bir açık artırma yapılır.
2. artırma 1. artırmayı takip eden 5. gün yapılır (2003 Değişikliği). 2.
artırmada en çok artırana ihalenin yapılabilmesi için;
Artırma bedelinin malın tahmin edilen
değerinin % 40 nı bulması ve
rüçhanlı alacaklılar var ise bu rüçhanlı
alacaklardan fazla olması ayrıca satış ve paylaştırma giderlerini de
karşılaması gerekir.
Bu miktar bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer.
Satış peşin para ile yapılır. İHALE
kesinleşmeden satılan mal alıcıya teslim edilemez (2003
Değişikliği)
İcra müdürü alıcıya ihale bedelini
ödeyebilmesi için en fazla 7 gün süre verebilir. Bedel ödenmezse icra müdürü ihale
kararını kaldırır ve menkul malı yeniden artırmaya çıkarır. Bu ihalede
% 40 kuralı uygulanır.
Menkul mal kendisine ihale eden alıcı ihale anında mülkiyeti iktisap eder.
Haczedilen alacaklar menkul mal hükmünde olup menkuller gibi paraya
çevrilirler.
GAYRİMENKUL MALLARIN SATILMASI
Haczedilen gayrimenkuller sadece açık arttırma ile satılır.
Satış talebinden sonra, gayrimenkulun iki ay içinde satılması gerekir.
Açık arttırma ilan edilir. İlan satıştan en
az bir ay önce yapılır. İlanın
şekline icra müdürü karar verir. Artırma ilanı; borçluya, alacaklıya ve
gayrimenkulun tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililerine tebliğ edilir.
Daha sonra artırma şartnamesi hazırlanır.
Gayrimenkulü açık artırmada satın alan
kimse onu artırma şartnamesine göre iktisap eder. Artırma Şartnamesi tapu sicili hükmündedir.
Mükellefiyetler Listesi:
İki fonksiyonu vardır:
Artırma şartnamesinin bir cüz'ünü
(bölümünü) teşkil etmesi ve tapu
sicili hükmünde olması
Satış bedelinin paylaştırılması şeklini
gösterir bir sıra cetveli olması
Artırmanın Yapılması ve İhale
Gayrimenkulün satılması kural olarak
menkullerdeki gibidir. Gayrimenkul en yüksek pey sürene ihale edilir. İhalenin
iki şartı vardır.
Artırma bedelinin, gayrimenkul için tahmin
edilen kıymetin %60’ını bulması lazımdır. (2003
Değişikliği)
Artırma bedelinin o gayrimenkul ile temin
edilmiş olup da satış isteyen alacaklının alacağına rüçhanı olan alacakların
toplamından fazla olması ve ayrıca satış ve paylaştırma giderlerini de geçmesi
lazımdır.
Bu şartların varlığı durumunda gayrimenkul
en fazla pey sürene ihale edilir.
Yukarıdaki 2 şart gerçekleşmezse, birinci
artırmadan sonra 10. günde 2.
Artırma yapılır.
Birinci Artırmada en fazla peyi süren bu
teklifle bağlı kalır. Eğer 2. Artırmada teklif edilen bedel, 1. Artırmada en
fazla pey verenin verdiği bedelden az ise, ihale 1. Artırmadaki kişiye yapılır
Ancak bu bedelin, tahmini bedelin %40’ını
bulması ve satış isteyenin rüçhanına alacağı olan alacakların toplamından fazla
olması ve bundan başka satış ve paylaştırma masraflarını geçmesi şarttır.
Satış Bedelinin Ödenmesi: Bedel peşin ödenir. Ancak müdür 10
günlük bir ödeme süresi (2003 Değişikliği) ( eskiden 20 gün idi)
verebilir. İhalenin feshi için şikâyet yoluna başvurulmuş olsa bile bedel
peşin ödenmelidir (2003 Değişikliği). Bedel ödenmeden gayrimenkul
alacaklıya teslim edilmez ve tapu siciline tescil edilmez.
Satış bedelinin ödenmemesi halinde icra
müdürü ihale kararını kendiliğinden kaldırır.
İhale kararı kaldırılırsa; icra müdürü,
alıcıdan önce en yüksek pey sürmüş olan kimseye teklifte bulunur (ihale
yapılabilme şartları mevcutsa) , bir muhtıra ile üç gün süre verir; kabul
edilirse ihale ona yapılır. Kabul edilmezse, icra dairesi g.menkulü hemen
artırmaya çıkarır. Bu artırma da ilan edilir. Bu artırmada ikinci artırma
kuralları uygulanır.
İhalenin kaldırılmasına sebep olan ilk
alıcı ve kefilleri, eğer varsa aradaki satış bedeli farkından ve temerrüt
faizinden sorumludur. Bu miktar, ayrıca hükme gerek olmaksızın icra dairesi
tarafından tahsil olunur.
Gayrimenkulun ihale yolu ile satılmasında;
alıcı ihale anında mülkiyeti iktisap eder. Tapu siciline tescildin önce
mülkiyet iktisap edilir. Ancak, sicile geçmedikçe, temlik yasağı vardır.
Birinci ve ikinci açık artırmada satış yapılamazsa
satış düşer, talep üzerine satış sürecine yeniden başlanabilir.
İhaleyle mülkiyet alıcıya geçer.
İHALENİN FESHİ
İhalenin feshi
yalnızca şikâyet yolu ile icra mahkemesinden istenebilir.
İhalenin feshi için görevsiz ve yetkisiz
İCRA MAHKEMESİ ye ( veya mahkemeye) başvurulursa evrak üzerinde inceleme ile en
geç 10 gün içinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilir. Bu karar
kesindir, temyiz edilemez.
(2003 Değişikliği)
Sebepleri:
İhalenin usulüne uygun olarak yapılmaması ihalenin feshini gerektirir.
İptale neden olan usulsüzlük artırmanın çeşitli
dönemlerinde ortaya çıkabilir. Usulsüzlük artırmaya hazırlık döneminde
olabilir. Mesela ilanın kanuna aykırı yapılması; İhaleye kanuna ve ahlaka
aykırı bir şekilde fesat karıştırılmış olması, alıcının, malın esaslı
niteliklerinde hataya düşürülmüş olması...
İhalenin Feshi Usulü:İhalenin feshi, Şikâyet yoluyla, ihale tarihinden
itibaren 7 gün içinde İCRA MAHKEMESİNDEN istenir.
Bazı hallerde şikâyet süresi, şikâyet
sebebinin öğrenilmesi ile başlar:
- İhaleye fesat karıştırılması. Örneğin
ihaleye katılmak isteyenler engellenmişse.
- Kendisine satış ilanı tebliği gereken
ilgiliye, ilanın tebliğ edilmemiş olması
- Gayrimenkulun esaslı niteliklerindeki
hatanın sonradan öğrenilmesi
Ancak, ihale tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra artık ihalenin
feshi istenemez.
İhalenin feshini sadece:
satış isteyen alacaklı,
borçlu,
tapu sicilindeki ilgililer,
pey sürerek ihaleye iştirak edenler
isteyebilir.
Sonuçları: Fesih kararı verilir ve karar kesinleşirse,
alıcının ihaleyle kazandığı mülkiyet son bulur, mülkiyet tekrar borçluya döner.
Tescil varsa iptal edilir..
İhalenin feshinden önce üçüncü kişiler iyi
niyetle hak iktisap etmiş iseler, bu iktisapları korunur.
5. PARALARIN PAYLAŞTIRILMASI (ÖDENMESİ)
SAFHASI
Paraların paylaştırılması icra takibinin
son safhasıdır.
Paraların ödenmesi için alacaklının
talebine gerek yoktur. İcra müdürü satış sonucu elde edilen parayı
kendiliğinden paylaştırır.
Paraların paylaştırılması için haczedilen
bütün mal ve hakların satışının bitmiş olması lazımdır.
Paranın paylaştırılması birden fazla
alacaklı olduğunda söz konusu olur. Alacaklı bir tane ise ona ödeme yapılır.
Paylaştırmanın Yapılması:
Önce haciz, satış ve paylaştırma giderleri
gibi, tüm alacaklıları ilgilendiren ortak masraflar çıkarılır. Arta kalan para,
alacakları oranında paylaştırılır.
Satış tutarı aynı derecede hacze iştirak
eden alacaklara yetmezse icra dairesi şu işlemleri yapmak zorundadır:
- tamamlama haczi yapmak
- sıra cetveli düzenlemek
Tamamlama Haczi: İcra müdürünün satış tutarının bütün alacakları
ödemeye yetmediğini tespit etmesi üzerine kendiliğinden (re'sen) borçlunun
başka mallarını haczetmesine denir. Bu haczettiği malları da aynı zamanda satış
talebine gerek olmadan, kendiliğinden satar.
Sıra Cetveli:. Eğer tamamlama haczi ile aynı derecede
hacze iştirak etmiş alacaklıların alacakları tamamen ödenemeyecekse, icra
müdürünün paylaştırma yapabilmesi için bir sıra cetveli düzenler
ve bunun kesinleşmesini bekler. Bu cetvel kesinleşmeden paylaştırma yapılamaz.
Bu cetvele göre yapılacak paylaştırmada
artık alacaklılar alacağını tam olarak almaları mümkün değildir. Burada
imtiyazlı alacaklılar alacaklarını tam olarak alırlarken, imtiyazsızlar ise bir
kısmını alırlar.
Sıra cetvelinde
alacaklar 4 sıra halinde İcra ve İflas Kanunu’nda belirlenmiştir. İcra takibi
sonunda yapılacak ödemeler kanunda belirlenen sıraya uygun
olarak icra dairesinin düzenleyeceği sıra cetveline göre yapılır. Önceki
sırada bulunan tüm alacaklılar alacaklarını almadan alttaki sıraya para
paylaştırılmasına geçilemez. Sıra cetvelindeki İlk 3 sıradaki alacaklılar imtiyazlı
alacaklı olup, her bir sıradaki alacaklılar birbirine eşittir.Yani eğer eldeki
para aynı sıradaki alacaklılara yetmiyor ise para garameten paylaştırılır. 4.
sıradaki alacaklılar ise imtiyazsız alacaklı olup, para
dağıtımında aynı sıradaki (yani 4. sıradaki) diğer alacaklılarla eşit değildir,
yani bu sıradakilere para dağıtılırken elde edilen para alacaklıların tamamının
alacağına yetmeyecekse, alacaklar birbirine orantılanır ve paylaştırma
garameten (orantılı olarak) alacaklılara ödenir. Örneğin 50 milyon alacağı olan
kişi ile 100 milyon alacağı olan arasındaki oran olan 1/2, paranın dağıtımında
da esas alınır.
Sıra
Cetveli
(2003
değişikliği ile sıra cetveli değiştirildi)
Birinci sıra:
A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve
iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem
tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi
üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,
B) İşverenlerin, işçiler için yardım
sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması
maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya
derneklere olan borçları,
C) İflasın açılmasından önceki son bir yıl
içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her
türlü nafaka alacakları.
İkinci sıra:
Velayet ve vesayet nedeniyle malları
borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm
alacakları;
Ancak bu alacaklar, iflas, vesayet veya
velayetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde
açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam
ettiği müddet hesaba katılmaz.
Üçüncü sıra:
Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu
belirtilen alacaklar.
Dördüncü sıra:
İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar.
Alacaklılar sıra cetvelinin kendilerine tebliğinden itibaren
7 gün içinde sıra cetveline karşı:
Şikâyet yoluna başvurabilirler.
Mahkemede itiraz davası açabilirler.
Şikâyet Yolu: İcra müdürü sıra cetvelini yaparken bu
husustaki takip hukuku hükümlerine aykırı davrandığı ve yapılan muamelenin
hadiseye uygun olmadığı iddia edilmekteyse şikâyet yoluna gidilir. Başvuru İCRA
MAHKEMESİ’NE yapılır. Kendi sırasının yanlış olduğu iddiasında olan alacaklılar
bu yola başvurur.
Sıra Cetveline Karşı İtiraz Davası: Davacı alacaklı, sıra cetveline alınmış bir
alacaklının alacağına veya onun sırasına itiraz etmek istiyorsa genel mahkemede
itiraz davası açar. Borçlu bu davayı
açamaz.
Sıra cetveline karşı şikâyet veya itiraz
yoluna başvurulmuş ise bu şikâyet veya itiraz hakkında verilecek karara kadar
cetvel kesinleşmez ve para dağıtımına geçilemez. Ancak 2003 değişikliği ile
alacaklılara teminat karşılığı ödeme yapılabilme hakkı tanınmıştır.
Buna göre;
Teminat karşılığı ödeme:
Sıra cetveline karşı şikâyet
veya itiraz yapılmışsa, tebligatı alan ve sıra cetvelinde hak sahibi görünen
her alacaklı, bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek payına
düşen meblağı tahsil edebilir.
Teminat mektubunda, alacaklının
dosyadan tahsil ettiği meblağ ile bu meblağın kısmen veya tamamen icra
dosyasına iadesinin gerekmesi halinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait
olan faizin, icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesi taahhüt
edilmelidir. Bu esaslar dahilinde teminat mektubuyla garanti edilecek miktar
icra dairesince belirlenir. (2003
Değişikliği).
7 gün içinde dava açılmamışsa cetvel
kesinleşir.
Davayı kazanma neticesinden sadece davayı
açan yararlanır. Yani davalıdan indirilecek alacak miktarı, davacının
alacağının ödenmesine tahsis edilir.
Sıra cetveline göre yapılan paylaştırma
sonunda alacağını alamamış olanlara “borç ödemeden aciz belgesi” verilir.
Eğer alacaklı tek kişiyse yukarıdaki
işlemlerin çoğuna gerek yoktur. Eğer bu tek alacaklı da tamamlama haczi sonunda
alacağını tamamen alamazsa ona da borç ödemeden aciz belgesi verilir.
Borç Ödemeden Aciz Belgesi
Alacağını tamamen alamamış alacaklıya
kendisine ödenmeye kısım için bu belge verilir. Bu belgeyi icra müdürü verir.
Bu belge aynı zamanda bir ispat aracıdır. Bu belge alacağın zamanaşımına
uğramasını engeller. Bu belgenin aksini ispat borçluya düşer.
Borç Ödemeden Aciz Belgesinin Hükümleri
1- Takip Hukuku Bakımından:
İİK m.68 anlamında borç ikrarı içeren
belgedir (İCRA MAHKEMESİNDE İtirazın Kesin Kaldırılmasını isteme imkanı verir).
Alacaklı bu belgeyi aldığı tarihten
itibaren 1yıl içinde borçluya karşı takip yaparsa, borçluya yeniden
ödeme emri tebliğine gerek yoktur.
Aciz belgesi alacaklıya iptal davası
açma hakkı verir.
Elinde bu belge olan alacaklı, diğer
şartlar da varsa, hacze iştirak edebilir.
2- Maddi Hukuk Bakımından Hükümleri:
Borcun bu belgeye bağlanmasıyla borç yenilenmiş
olmaz.
Aciz belgesine verilen alacak, borçluya
karşı 20 yılda zamanaşımına uğrar. Mirasçılar mirasın açılmasından itibaren 1 yıl içinde alacaklı hakkını
aramamışsa borcun zamanaşımına uğradığını iddia edebilirler.
(2003 Değişikliği)
Aciz belgesindeki alacak miktarı için faiz
istenmez (Fakat alacaklı, borçlu ile birlikte müşterek borçlu olanlardan ve
kefillerden faiz isteyebilir).
Geçici
Aciz Belgesi: Haciz
sırasında borçlunun mallarının alacaklının alacağına yetmeyeceği anlaşılması ve
bu durumun haciz tutanağına geçirilmesi halinde, bu tutanak geçici aczi belgesi
hükmündedir. Bu belgenin tek hükmü İPTAL DAVASI açma imkânı vermesidir.
Aciz Belgesi ile ilgili 2003 değişikliğiyle
getirilen diğer düzenlemeler:
Aciz belgesinin bir nüshası her
il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi tarafından tutulan
özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir.
Borçlu, aciz vesikasını
düzenlemiş olan icra dairesine borcunu işlemiş faizleriyle birlikte her zaman
ödeyebilir. İcra dairesi ödenen parayı alacaklıya verir. Borcun bu şekilde
tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası sicilden terkin edilir ve
borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden terkin ettirdiğine dair bir
belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise veya iptal edilirse yahut
borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit olursa ya da alacaklı icra
takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya buna
ilişkin bir belge verilir. (2003
Değişikliği).
KAMBİYO
SENETLERİNE MAHSUS HACİZ YOLU İLE TAKİP
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu özel
bir ilâmsız icra yoludur. Alacaklının bu yola başvurabilmesi için elinde
mutlaka bir kambiyo senedinin bulunması gerekir.
Kambiyo senetleri; bono, poliçe
ve çek’tir.
Elinde kambiyo senedi olan alacaklı dilerse
genel haciz yoluna da başvurabilir.
Alacak rehinle temin edilmiş olsa bile
alacaklı önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmadan kambiyo senetlerine
mahsus haciz yoluna başvurabilir.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu genel
haciz yoluna benzer, ikisinde de aynı safhalar vardır:
Takip talebi
Ödeme emri ve kesinleşmesi
Haciz
Satış
Paraların paylaştırılması
İki takip yolu arasında 1. ve 2. safhalarda
farklılıklar vardır, ancak bu farklar çok önemlidir.
I- TAKİP TALEBİ
Takip talebi genel haciz yolunda olduğu
gibi icra dairesine yapılır.
Genel haciz yolundan farklı olarak
burada takip talebine kambiyo
senedinin aslının eklenmesi zorunludur.
Alacaklının borçludan alacağını
isteyebilmesi için “ödememe protestosu”
çekilmesinin şart olduğu hallerde takip talebine bu ödememe protestosunun da
eklenmesi zorunludur
Senedin aslı ve protesto belgesi takip
talebi ile birlikte icra dairesine verilmemiş buna rağmen ödeme emri
gönderilmişse; borçlu şikâyet yolu ile ödeme emrinin iptalini İCRA MAHKEMESİNDEN
isteyebilir. Bu halde şikâyet süresi 7 (yedi) gündür. İCRA MAHKEMESİ ödeme
emrini iptal ederse, borçluya yeniden ödeme emri gönderilir.
Genel haciz yolundan farklı
olarak burada; takip talebini alan icra dairesi takip talebi ile
kendisine verilen senedin kambiyo senedi niteliğinde olup
olmadığını ve senedin vadesinin gelip gelmediğini
incelemek zorundadır.
II- ÖDEME EMRİ
İcra dairesi takip talebi ile kendisine
verilen senedi inceler ve senet kambiyo senedi niteliğinde ise ve vadesi de
gelmişse borçluya hemen kambiyo
senetlerine mahsus ödeme emri gönderir.
Ödeme emri ile borçluya:
Borcu
ve takip masraflarını 10 gün
içinde ödemesi,
Senet kambiyo senedi niteliğinde değilse
bunu 5
gün içinde İCRA MAHKEMESİ’NE şikâyet yolu ile bildirmesi
gerektiği,
Borca
veya imzaya itirazı
varsa bunu 5 gün içinde dilekçe
ile İCRA MAHKEMESİ’NE
yapabileceği
İCRA MAHKEMESİNDEN itirazının kabul
edildiğini gösteren bir karar getirmedikçe cebri icraya devam olunacağı,
İtiraz etmediği ve borç ödenmediği takdirde 10 gün içinde mal beyanında
bulunması gerektiği ihtar edilir.
Ödeme emrinin sonucunda:
Borçlu borcunu 10 gün içinde ödemek
zorundadır
Ödeme
Emrine İtiraz:
İmzaya İtiraz ve İncelenmesià Borçlu, senedin altındaki imzayı kabul etmiyorsa,
bunu bir dilekçe ile, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde İCRA MAHKEMESİ’NE
bildirmelidir. İmza itirazı, satıştan başka icra takip işlemlerini durdurmaz.
Ancak İCRA MAHKEMESİ takibi geçici olarak durdurabilir.
İCRA MAHKEMESİ
imzanın borçluya ait olmadığına karar verirse, itirazın kabulüne karar verir ve
bu kararla icra takibi durur. Alacaklının kötü niyetle veya ağır kusur sonucu
takip yaptığı anlaşılırsa, alacaklı alacağın %10 oranında para cezasına mahkum
edilir.
İCRA MAHKEMESİ
imzanın borçluya ait olduğuna karar verirse, itirazın reddi ile birlikte
borçluyu inkâr tazminatına mahkûm eder.
Borca İtiraz ve İncelenmesià Borçlu, itirazında bildirdiği sebeplerle bağlıdır.
İCRA MAHKEMESİNDE bu sebepleri değiştiremez ve genişletemez. Borçlu İCRA MAHKEMESİNDEKİ
duruşmada, borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini veya borcun
ertelendiğini sadece resmi bir belge veya imzası alacaklı tarafından ikrar
edilmiş bir belge ile ispat edebilir.
İCRA MAHKEMESİNDE
yapılan inceleme sonucunda; borçlunun itirazının kabulüne karar verilirse icra
takibi durur, kararın kesinleşmesi ile takip iptal edilir. Ayrıca: borçlunun
yapmış olduğu itirazı inceleyen İCRA MAHKEMESİ, borçlunun itirazını esasa
ilişkin nedenlerle kabul ederse ve borçlunun talebi varsa, alacaklının
icra takibi yaparken kötü niyeti veya ağır kusuru da tespit
edilmişse alacağın %20 si oranında
icra-inkar tazminatına alacaklıyı mahkum eder (2003 Değişikliği).
Borçlunun itirazı
reddedilirse, karar temyiz edilse bile icra takip işlemlerinin hiçbirini
durdurmaz. Borçlu alacağın tamamı için teminat gösterirse temyiz
incelemesi sonuna kadar takip durdurulur.
İCRA MAHKEMESİ
borçlunun itirazını yerinde bulmaz ise borçlunun itirazını kaldırır. Eğer
borçlunun malları haczedilmiş fakat itiraz dolayısıyla satış yapılamamışsa
artık malların satışı yapılabilir. İCRA MAHKEMESİ itirazı ilk önce ciddi görüp
takibi geçici olarak durdurmuş ise takibe kaldığı yerden devam edilir. Borçlunun
itirazının reddi halinde itirazın incelemesi bitene kadar takip geçici
olarak durdurulmuş ise ve alacaklının talebi varsa borçlu %40
oranında icra-inkâr tazminatına mahkûm edilir (2003 Değişikliği).
Borca veya imzaya itiraz eden ancak itirazı
İCRA MAHKEMESİ tarafından reddedilen borçlu 3 gün içinde mal beyanında bulunmak
zorundadır (bu hüküm 2003
Değişikliği ile getirildi)
Ödeme Emrine Karşı Şikâyet: Alacaklının elindeki senet kambiyo senedi
niteliğinde olmadığı halde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluna başvurulmuş
ve icra dairesi de bu hususu göz ardı etmişse, burada icra dairesinin bir
hatası söz konusudur. Bu sebeple borçlu, ödeme emrinden sonra 5 gün içinde
İCRA MAHKEMESİNDE şikâyet yoluna başvurarak, yanlışın
düzeltilmesini ister.
İLÂMLI
İCRA
Para ve teminat alacakları dışındaki
alacaklar için ilâmsız icra yolu kapalıdır. Konusu paradan başka şey olan
alacaklar için, alacaklının ilk önce mahkemede dava açarak bir ilâm alması ve
ondan sonra bu ilâm ile icraya başvurması gerekir.
Para alacağı için de ilâmlı icra yoluna
başvurulabilir.
İlamlar, alacağın konusuna göre farklılık
arz ederler ve her birinin kendisine özgü nitelikleri vardır. Örneğin bir gayrimenkulün teslimine dair bir ilâm
ile bir para borcunun ödenmesine dair bir ilâmın içerikleri ve nitelikleri
farklıdır. Bunların icraları da farklı özellikler içerir. İİK’ nu bu sebeple “ilâmlı
icra”yı ikiye ayırmıştır:
1-
Para ve teminat borçlarına ilişkin ilâmların icrası
2- Para ve teminattan başka borçlara
ilişkin ilâmların icrası:
Menkul teslimine ilişkin ilâmların icrası
Gayrimenkullerin tahliye ve teslimine
ilişkin ilâmların icrası
Çocuk teslime ve çocukla kişisel ilişki
kurulmasına ilişkin ilâmların icrası
Bir şeyin yapılmasına veya yapılmamasına
ilişkin ilâmların icrası
İrtifak hakları hakkındaki ilâmların icrası
Öncelikle bu ilâmların icrası için müşterek
olan hükümler incelenecektir.
MÜŞTEREK
HÜKÜMLER
I- İlâm ve İlâm Niteliğindeki Belgeler
Mahkeme kararının iki taraftan her birine
verilen mühürlü örneklerine ilâm denir.
Buradaki ilâmdan maksat, her şeyden önce
hukuk (sulh hukuk, asliye hukuk ve ticaret) mahkemelerinden alınmış olan ilâmlardır.
Bundan başka:
Ceza mahkemesi ilâmlarının tazminata ve yargılama
giderlerine ilişkin hüküm fıkrası,
Tam yargı davası sonucunda verilmiş olan
idari yargı mercii ilâmları,
Sayıştay ilâmları,
Hakem kararları
Usulüne göre tenfiz kararı verilmiş bulunan
yabancı mahkeme ilâmları ilâmlı icraya konabilir.
Yukarıda sayılan mahkeme ilâmları, eda
hükmüne ilişkin ilâmlar ise icraya konabilir; yoksa tespit hükmü içeren ilâmlar
ilâmlı icraya konamaz. Tespit hükümlerinin sadece yargılama giderleri ile
vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkraları ilâmlı icraya konabilir.
İİK m. 38’e göre ilâm niteliğinde sayılan belgeler
şunlardır:
1-Mahkeme huzurunda yapılan sulhler
2-Mahkeme huzurunda yapılan kabuller (
ayrıca feragatler)
3-Kayıtsız şartsız tek taraflı para borcu
ikrarını içeren düzenleme biçimindeki noter senetleri
4-Temyiz kefaletnameleri
5-İcra dairesindeki kefaletnameler.
Özel Kanunlar gereği ilâm hükmünde olan
belgelere örnek:
Avukatlık K.’ na göre, her iki tarafın
avukatı huzurunda yapılan ve onların da imzasını taşıyan "uzlaşma
tutanağı"
Tüketici hakem heyetlerinin 500 milyona
kadar vermiş oldukları kararlar ilâm niteliğindedir.
II- İlamlı İcrada Yetki
Alacaklı elindeki ilâmı dilediği yerdeki
(il veya ilçedeki) icra dairesinde icraya koyabilir.
İlamlı icrada da icra dairesine başvurulmasıyla,
yani alacaklının takip talebiyle icra takibi başlar. İlam veya ilâm
niteliğindeki belge takip talebiyle birlikte icra dairesine verilir. Takip
talebini alan İcra dairesi borçluya icra emri gönderir. İcra dairesi bu
belgenin ilâm veya ilâm niteliğinde bir belge olup olmadığını inceler.
III- İlamların Zamanaşımına Uğraması
İlamlı icra yoluna başvurabilmek için ilâmın
zamanaşımına uğramamış olması gerekir. Eğer zamanaşımına uğramış ise,
borçlu icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir.
İlamlar 10 yıllık zamanaşımına
tabidir (Noter senetlerindeki alacak, alacağın tabi olduğu hükümlerdeki
zamanaşımına tabidir).
Bazı ilâmlar zamanaşımına uğramaz. Bunlar:
Gayrimenkul mülkiyetine ve gayrimenkul
üzerindeki diğer ayni haklara ilişkin ilâmlar
Aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilâmlardır
IV- İlamlı İcraya Başvurabilmek İçin Hükmün
Kesinleşmiş Olması Kural Olarak Şart Değildir
Bir mahkeme hükmüne karşı temyiz yoluna
başvurulması kural olarak hükmün icrasını durdurmaz.
Ancak aşağıdaki ilâmlar kesinleşmedikçe
icraya konamaz:
Gayrimenkul mülkiyetine ve gayrimenkul
üzerindeki diğer ayni haklara ilişkin hükümler
Aile ve şahsın hukukuna ait hükümler (örnek:
boşanma veya babalık davası sonunda verilen hükümler) Fakat nafaka hükümlerinin icrası için
kesinleşmeye gerek yoktur,
Hakem kararları
Yabancı mahkeme kararlarının tenfizi
hakkındaki kararlar temyiz edilirse icra durdurulur.
Mahkeme hükmünü temyiz eden borçlunun
hükmün icrasını durdurabilmesi için teminat karşılığı Yargıtay’dan icranın durdurulmasını
istemesi lazımdır. Bu halde borçlu, borcun tamamı kadar teminatı icra dairesine
vermek zorundadır.
V- İcranın İadesi
Bir mahkeme hükmü temyiz edilmesine rağmen,
ilâm icraya konulmuş olabilir. Bunun üzerine ilâm aleyhine olan kişi teminat karşılığı
Yargıtay’dan icranın durdurulmasını isteyebilir. Yargıtay icranın
durdurulmasına karar vermezse; bir yandan Yargıtay temyiz incelemesine devam ederken
diğer yandan da icra dairesi ilâmın icrasına devam eder. Bu durumda temyiz
incelemesi sonunda Yargıtay mahkemenin hükmünü bozarsa ve mahkemede bu bozma
kararına uyarsa ne olacaktır?
İlamın hükmü tamamen icra edilmemişse; ilâmlı
icra takibi son bulacağından icra işlemleri son bulur.
İlamın hükmü tamamen icra edilmişse: icra
tamamen veya kısmen eski haline iade olur. İcra dairesi alacaklıya ödemiş
olduğu parayı veya teslim etmiş olduğu malı geri alıp borçluya geri verir.
-------------------------------------
İlamların icrası ile ilgili olarak müşterek
olan hükümleri incelenmiş oldu.
PARA
ALACAKLARI HAKKINDAKİ İLAMLARIN İCRASI
Para ve teminat alacağı hakkında elinde ilâm
olan alacaklı, bu ilâmı icra dairesine vererek takip talebinde bulunur. Takip
talebini alan icra dairesi bir icra emri düzenleyerek borçluya gönderir.
Borçlu borcunu icra emrinde yazılı 7 gün içinde ödemezse, alacaklının talebi
üzerine icra dairesi, borçlunun borca yetecek kadar malını haczeder, satar ve
bedelinden alacaklının alacağını öder.
Borçlu kendisine gönderilen icra emrine
karşı itirazda bulunamaz. Ancak borçlu üç halde icranın geri bırakılmasını
aşağıdaki mercilerden isteyebilir.
1-
Mahkeme hükmü kesinleşmeden icraya konulmuş ise; borçlu Yargıtay’dan
icranın durdurulması kararı verilmesini isteyebilir.
2-
Borçlu, ilâm verildikten sonra borcunu ödemişse (itfa) veya alacaklıdan
mehil almışsa (imhal) veya ilâm zamanaşımına uğramışsa bu
sebeplere dayanarak İCRA MAHKEMESİNDEN icranın geri bırakılmasını isteyebilir.
3-
Borçlu hükme karşı yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş ise yargılamanın
iadesi talebini inceleyen mahkemeden icranın geri bırakılmasını isteyebilir.
Borçlu borcunu 7 gün içinde ödemez ve
yukarıdaki üç merciden birinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar
getirmezse alacaklının talebi ile icraya devam edilir.
REHNİN
PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP
Alacağı bir rehinle temin edilmiş olan
rehin alacaklısı, kural olarak diğer takip yollarına başvuramaz,
önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapmak zorundadır. İstisnalar:
Alacak bir kambiyo senedine bağlı ise,
alacaklı doğrudan kambiyo senetlerine mahsus takip (haciz veya iflâs) yoluna
başvurabilir
İpotekle (gayrimenkul rehni) temin edilmiş olan
faiz ve yıllık taksit alacakları için de önce rehnin paraya çevrilmesi yoluna
başvurulması zorunlu değildir.
Rehinle temin edilmiş alacak için, müteselsil
kefil varsa, alacaklı ona karşı haciz veya iflâs yoluna başvurabilir.
Bazı hukuki kavramlar kanunda geniş anlamda
kullanılmaktadır. Buna göre rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip açısından
bu kavramların neleri kapsadığı aşağıda gösterilmiştir:
İpotek
terimià ipotekleri, ipotekli borç senetlerini,
irat senetlerini, gemi ipoteklerini, gayrimenkul mükellefiyetlerini, bazı
g.menkuller üzerindeki özel imtiyazları ve g.menkul teferruatı üzerindeki rehin
işlemlerini kapsar.
Menkul
Rehni terimià teslim
şartlı rehinleri, hayvan rehinlerini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar
üzerindeki rehinleri, ticari işletme rehnini, Medeni Kanun m.940 daki
rehinleri (yani rehin için tescilin zorunlu olduğu taşınır mal rehinlerini,
örneğin otomobil üzerine konan rehinleri) (koyu yazılanlar 2003 Değişikliği ile
ilave edildi) kapsar.
Gayrimenkul
Rehni terimià tapuya
kayıtlı taşınmazlar, gemi siciline kayıtlı olan gemileri ve hava siciline
kayıtlı hava nakil araçlarını kapsar.
Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip
haciz yolu ile takibe çok benzer, yalnız burada haciz safhası yoktur; ödeme
emrinin kesinleşmesine rağmen borç ödenmezse rehinli mal icra dairesi
tarafından satılır ve bedel alacaklıya ödenir.
REHNİN
PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE TAKİP
Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu ile İlamsız
Takip Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu
ile İlamlı Takip
Menkul Rehninin Paraya Çevrilmesi Menkul Rehninin Paraya
Çevrilmesi
Yolu İle İlamsız Takip Yolu
ile İlamlı Takip
İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle İlamsız
Takip İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu ile
İlamlı Takip
RPÇY ile takip kural olarak ilâmsız icra
yoludur, çünkü alacaklının bu yola başvurabilmesi için elinde bir ilâm veya ilâm
niteliğinde belge olması gerekmez. Fakat alacak veya rehin hakkı veya her ikisi
birden bir ilâma veya ilâm niteliğindeki belgeye bağlı ise alacaklının bu halde
başvurabileceği rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip bir ilâmlı icra
yoludur.
I- Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle
İlamsız Takip
a- Menkul Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu
İle İlamsız Takip: Alacaklının
alacağı veya rehin hakkı bir ilâmda veya ilâm niteliğindeki belgede tespit edilmemişse
bu yola başvurulur.
Alacaklı icra dairesine takip talebinde
bulunur. Bunun üzerine icra dairesi borçluya bir ödeme emri gönderir.
Bundan sonra genel haciz yolu prosedürüne benzer bir prosedür uygulanır. Ödeme
emri ile borçluya 7 gün
içinde borca veya rehin hakkına itiraz edebileceği;
bir itirazı yoksa borcu 15 gün
içinde ödemesi gerektiği
ihtar edilir. Bundan sonra şu üç durumdan biri ortaya çıkabilir.
Borçlu itirazda bulunmaz ve 15 gün içinde
borcu öderse takip son bulur.
Borçlu itirazda bulunmaz ve 15 gün içinde
borcu da ödemezse takip kesinleşir. Bunun üzerine alacaklı rehinli menkulün
satılmasını icra dairesinden isteyebilir.
Borçlu 7 gün içinde borca veya rehin
hakkına veya her ikisine birden itirazda bulunursa, takip durur. Duran takibe
devam edilebilmesi için alacaklının aynı genel haciz yolunda olduğu gibi
itirazın iptali davası veya İCRA MAHKEMESİNDEN itirazın kaldırılması yollarından
birine başvurup borçlunun itirazını bertaraf etmesi gerekir. Borçlunun itirazı
bu iki yoldan biri ile giderilirse, alacaklı rehinli menkulün satılmasını icra
dairesinden isteyebilir.
Borçlu sadece rehin hakkına itiraz ederse
(rehin hakkına ilişkin itirazı açıkça ve ayrıca olmalıdır); alacaklı rehnin paraya çevrilmesi yolu
ile takipten vazgeçip (ve bununla rehin hakkından vazgeçip) takibin aynı
dosyada genel haciz yolu olarak
devamını isteyebilir.
b- İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle
İlamsız Takip: Alacak için
bir gayrimenkul ipotek edilmiş ve vadesinde borçlu borcunu ödememişse alacaklı
icra dairesine takip talebinde bulunur. Bunun üzerine icra dairesi
borçluya bir ödeme emri gönderir. Bu takip yolunda da genel haciz yolu
prosedürüne benzer bir prosedür uygulanır. Ödeme emri ile borçluya 7 gün içinde sadece borca itiraz edebileceği;
bir itirazı yoksa borcu 30 gün içinde ödemesi gerektiği ihtar edilir. Borçlu, ipotek hakkına itiraz edemez.
Çünkü ipotek hakkı resmi senetle tespit edilmiştir. Ayrıca borçlu zamanaşımı
itirazında da bulunamaz, çünkü gayrimenkul rehni ile temin edilmiş alacaklarda
zamanaşımı işlemez. Bundan sonra şu üç durumdan biri ortaya çıkabilir.
Borçlu itirazda bulunmaz ve 30 gün içinde
borcu öderse takip son bulur.
Borçlu itirazda bulunmaz ve 30 gün içinde
borcu da ödemezse takip kesinleşir. Bunun üzerine alacaklı rehinli
gayrimenkulün satılmasını icra dairesinden isteyebilir.
Borçlu 7 gün içinde borca itirazda ederse
takip durur. Duran takibe devam edilebilmesi için alacaklının aynı genel haciz
yolunda olduğu gibi itirazın iptali davası veya İCRA MAHKEMESİNDEN itirazın
kaldırılması yollarından birine başvurup borçlunun itirazını bertaraf etmesi
gerekir. Borçlunun itirazı bu iki yoldan biri ile giderilirse, alacaklı rehinli
gayrimenkulün satılmasını icra dairesinden isteyebilir.
II- Rehnin Paraya Çevrilmesi Yolu İle
İlamlı Takip
a- Menkul Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu
İle İlamlı Takip: Alacak veya rehin hakkı veya her ikisi birden
bir ilâmda veya ilâm niteliğindeki bir belgede tespit edilmişse bu yola
başvurulur. Alacaklı icra dairesine takip talebinde bulunur. Bunun
üzerine icra dairesi borçluya icra emri gönderir. Borçlu icra emrine
itirazda bulunamaz. Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez ve icranın geri
bırakıldığına dair bir karar da getirmezse, alacaklı rehinli menkulün
satılmasını isteyebilir.
b- İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle
İlamlı Takip: İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip
iki halde “ilâmlı takip” niteliğinde olabilir:
1-) Alacak veya ipotek hakkı yada her ikisi birden bir ilâmda veya
ilâm niteliğindeki belgede tespit edilmişse; ipoteğin paraya çevrilmesi yolu
ile ilâmlı takip söz konusudur.
Bu takip yolu da alacaklının takip
talebi ile başlar. İcra dairesi borçluya bir icra emri gönderir.
Borçlu bu icra emrine itiraz edemez. Borçlu 7 gün içinde borcu ödemez
veya icranın geri bırakıldığına dair bir karar da getirmezse, alacaklı ipotekli
gayrimenkulün satılmasını isteyebilir.
2-) İpotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını
ihtiva ediyorsa, kanunumuz bu hali de ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile “ilâmlı takip” niteliğinde saymış ve özel
bir takip yolu düzenlemiştir.
Açıklama: İpotek üç şekilde konulabilir:
Halen mevcut olan yani doğmuş bir alacağın
teminatı olarak
İleride doğacak bir alacağın teminatı
olarak
İleride doğma ihtimali olan bir alacağın
teminatı olarak
1. şıktaki durumda yani halen mevcut bir
alacağın teminatı olarak ipotek verilmişse, ipotek edilmiş olan o gayrimenkulün
tapudaki ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını içeriyor
demektir.
İpotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir
para borcu ikrarını ihtiva ediyorsa ve vadesinde borç ödenmemişse ( icra
dairesi alacağın vadesinin gelip gelmediğini incelemek zorundadır), alacaklı
icra dairesine takip talebinde bulunur. İcra dairesi borçluya bir icra emri
gönderir. Borçlu 30 gün içinde borcu ödemez veya icranın geri
bırakıldığına dair bir karar da getirmezse, alacaklı ipotekli gayrimenkulün
satılmasını isteyebilir.
ORTAK
HÜKÜMLER
Satış
İsteme Süresi: Ödeme veya
icra emrinin borçluya tebliğinden itibaren;
rehinli menkuller için 1 yıl içinde
ipotekli gayrimenkuller için 2 yıl içinde
satış istemelidir.
Aksi
halde takip düşer. (Genel
Haciz Yolundan bu yönüyle farklıdır)
Paraların
Paylaştırılması: Rehin satış
tutarı aynı derecedeki bütün rehinli alacakları ödemeye yetmezse, icra dairesi
bir sıra ve pay cetveli düzenler
Aynı malla temin edilmiş birden fazla rehin
alacaklısı arasındaki sıra MK hükümlerine göre belirlenir.
REHİN
AÇIĞI BELGESİ
1-
Geçici Rehin Açığı Belgesi: RPÇY
ile takip devam ederken, rehnin satışı sonunda elde edilecek paranın
alacaklının alacağına yetmeyeceği anlaşılırsa, alacaklının talebi üzerine
geçici rehin açığı belgesi verilir.
Alacaklı bu belge ile aynı takip dosyası
üzerinde, borçlunun diğer mallarının haczini isteyebilir. Bu haciz geçici
hacizdir. Rehin satılıp da ne kadar açık olduğu belli olmadan, geçici hacizli
malların satışı istenemez.
2-
Kesin Rehin Açığı Belgesi: Rehinli mal üzerinde başka rehinli
alacaklıların rüçhan hakkı olduğu için satış sonunda rehinli alacaklıya hiç
para kalmazsa veya rehinli mal satılıp elde edilen bedel alacaklının alacağına
yetmezse; birinci halde bütün alacak için ikinci halde ise alacağının alamadığı
kısmı için alacaklıya verilen belgedir.
Hükümleri:
- Alacaklı, Kesin rehin açığındaki alacak
miktarı için, borçluya karşı icra veya iflâs takibi yapabilir
- Alacaklı, bir yıl içinde ilâmlı veya ilâmsız
takip yaparsa borçluya yeniden ödeme emri veya icra emri gönderilmesine gerek
yoktur.
-Bu belge m.68 anlamında borç ikrarını
içeren belge niteliğindedir
Rehin açığı belgesi ile iptal davası açılamaz.
İHTİYATİ
HACİZ
İhtiyati haciz: alacaklının bir para alacağının
(2003 Değişikliği ile bu husus kanun metnine girmiştir) zamanında
ödenmesini güvence altına almak için borçlunun mallarına geçici olarak el
konulmasıdır. Alacaklı, borçlunun borcunu zamanında ödeyeceğinden emin değilse,
ilk önce borçlunun mallarını ihtiyaten haczettirip ondan sonra alacak davasını
açar veya icra takibini yapar.
İhtiyati haciz talebi için gerekli şartlar:
Alacağın vadesi gelmiş olmalıdır
Alacak bir rehinle temin edilmemiş
olmalıdır.
2 istisnai halde vadesi gelmemiş
alacak için ihtiyati haciz istenebilir:
Borçlunun belli bir ikametgahı
bulunmuyorsa,
Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadı
ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya hazırlanıyorsa veya borçlunun kendisi
kaçmaya hazırlanıyorsa.
İhtiyati Haciz Kararı: Yukarıdaki şartlar var ise alacaklı
mahkemeye başvurarak borçlunun mallarının ihtiyaten haczine karar verilmesini
isteyebilir.
Yetkili mahkeme genel haciz yolundaki yetki
kurallarına göre belirlenir. Görevli mahkeme HMUK m.1/8'e göre belirlenir.
Alacaklı mahkemede alacağın varlığını,
vadesinin geldiğini ve alacak için rehin alınmadığını ispat eder. Bu ispat tam
bir ispat değildir; burada emarelerle ispat veya gerçeğe yakınlık karinesi
yeterlidir. Bunlar ispat edilince mahkeme alacaklıdan bir miktar teminat alarak
borçlunun mallarının ihtiyaten haczine karar verir. Alacak ilâma dayanıyorsa teminata gerek
yoktur (m.259,II).
İhtiyati Haciz Kararına İtiraz
İhtiyati haciz kararı verilirken borçlu
dinlenmemişse, borçlu ihtiyati haciz kararını öğrenmesinden itibaren 7 gün
içinde kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.
Borçlunun yanı sıra menfaati ihlal olan üçüncü
kişiler de ihtiyati haczi öğrendikten itibaren 7 gün içinde ihtiyati haciz
kararına dayanak olan sebeplere ve teminatın miktarına itiraz edebilirler (Bu
hüküm 2003 değişikliği ile getirildi).
Borçlunun veya üçüncü kişinin yapmış olduğu
itiraz sonucunda mahkemenin vermiş olduğu karara karşı temyiz yoluna
başvurulabilir. Temyiz ihtiyati haczin icra edilmesini durdurmaz.
İhtiyati haciz talebi reddedilen alacaklı
da bu karara karşı temyiz yoluna başvurma hakkına sahiptir. (2003
değişiklikleri ile ihtiyati hacizde temyiz hakkı taraflara tanınmış oldu)
İhtiyati Haciz Kararının Yerine Getirilmesi
Alacaklı mahkemeden aldığı İhtiyati haciz
kararını icra dairesine
vererek yerine getirtir.
Alacaklı ihtiyati haciz kararının verildiği
tarihten itibaren 10 gün içinde icra
dairesine başvurarak ihtiyati haciz kararının yerine getirilmesini istemek zorundadır. Aksi halde ihtiyati haciz
kararı kendiliğinden kalkar. İhtiyati haciz kararı genel haciz yolundaki
hükümlere göre yerine getirilir. Borçlu teminat gösterirse, icra dairesi bu teminat
karşılığında, ihtiyaten haczedilmiş olan menkul malları borçluya bırakabilir
(m.263). Bu halde mallar üzerindeki ihtiyati haciz devam etmektedir
Borçlu teminat göstererek mahkemeden
(takipten sonra icra mahkemesinden) ihtiyati haczin kaldırılmasını isteyebilir.
Bu halde borçlunun talebi kabul edilirse mallar üzerindeki haciz kalkmakta,
ihtiyati haciz teminat üzerinde devam etmektedir.
İhtiyati Haczin Etkisi
İhtiyati haczin kesin (icrai) bir etkisi
yoktur. Alacaklı ihtiyati haciz kesinleşmeden ihtiyaten haczedilen malların
satılmasını ve bedelinden alacağın ödenmesini isteyemez.
İhtiyati Haczin Kesinleşmesi
Borçlunun mallarına icra dairesi tarafından
ihtiyati haciz konulduktan itibaren alacaklı
7 gün içinde harekete geçerek:
Mahkemede dava açmalı ya da
İcra dairesinde icra (veya iflas) takibi
yapmalıdır. Aksi halde ihtiyati haciz düşer.
Alacaklı 7 gün içinde dava açar veya takip
yapar ise ihtiyati haciz dava veya takip sonuna kadar devam eder. Alacaklı dava
veya takip sonunda haklı çıkarsa, ihtiyati haciz kesinleşir, malların satışı
icra dairesinden istenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder